1. 24 nisan 1915’te, (23 nisan’ı 24 nisan’a bağlayan gece) osmanlı yetkilileri, istanbul’daki ermenileri, toplu halde tutuklamaya ve sürgün etmeye başladı. tutuklananlar, çoğunlukla entelektüeller, toplum liderleri ve siyasi eylemcilerdi. ayaş ve çankırı’daki toplama kamplarına götürüldüler. çok sayıda insanın tasfiyesinin ve akabinde osmanlı topraklarındaki bütün bir halkın sürgünü ve katlinin ardından, 24 nisan 1915, ermeni soykırımı’nı anma gününe dönüştü.
    (bkz: 24 nisan 1915)
    (bkz: ermeni soykırımı)
  2. yazar, doktor, gazeteci, müzisyen, mimar ve mühendislerden söz ediyoruz ve hatta osmanlı ordusunda subaylık yapanlardan. ama duymak ve görmek isteyene. ermeni aydınlar
  3. ermeni olayları sırasında (fransız desteği ile çıkan isyan ve bölücü ermeni şiddet hareketinden bahsediyorum) kurunun yanında yaşın da yandığı, ve evet Krikor Zohrab gibi bu şekilde ölmeyi hak etmeyen entelektüel insanların da bu bölücülerle birlikte öldürüldüğü dönemin başlangıç tarihidir. ama sözde ermeni soykırımı iddiası ile bu ölen aydınları bağdaştırmak ne derece doğru olur? sorusunu sordurur.

    zira sözde ermeni soykırımında bahsedilen mesnetsiz rakamlar ile bu aydınların ne alakası vardır?
    düşünmenin suç olarak kabul edildiği mide bulandırıcı zihniyeti takip eden aydınların katledildiği bu süreci ermeni katliamına bağlamak ayıptır. aynı iğrenç zihniyet mustafa kemal'i de öldürmek istemiş, uğur mumcu'ları, ahmet taner kışlalı'ları, hrant'ları, necip'leri^:necip hablemitoğlu^ ve nicelerini katletmemiş midir?

    iş bu noktada, bu ölümler, mesnetsiz ve siyasi bir iddia olan sözde ermeni soykırımından ziyade, aydınların düşünüyor diye öldürülmesi başlığı altında incelenmemeli midir?

    kısacası söz ettiğimiz aydınlar ise, bunu sözde ermeni soykırımına atfedip, durumu saçma bir yere götürmek yerine türkiye'nin ^:geçmiş ve günümüz itibarı ile^ ne derece fikri hür olmayan bir ülke olduğundan bahsetmek gerekmektedir.
    zira fransızları arkalarına alıp doğuda çoluğu çocuğu katleden ermeni çetelerinin öldürülmesi/katledilmesi/sürgün edilmesi olayları ile başlayan süreçte yaş olarak yanmaları insan olan herkesi üzer. anlamak isteyene..

    edit=forum tarzı yorum yapıp formatın darmaduman edilmesine katkıta bulunmamak için cevap niteliğinde yorum yazmıyorum. (#21158)
    edit 2= konuyla ilgili bilgi sahibi olmak isteyen tüm insanlara haddim olmayarak kazım paşa'nın ilgili kitabını öneririm. zira tarihi yaşayan kişiden gerçekleri öğrenmenin dayanılmaz hafifliği durumu söz konusu
  4. 24 nisan soykırımın miladıdır. kişisel tartışmaya girmek istemiyorum ki burası yeri değil. resmi tezlerin dışında okumak, bilmek, öğrenmek, anlamak isteyenler için yeterince kitap ve doküman mevcut.
  5. hovhannes kaçaznuni'nin taşnaksutyun partisi kongresi’ne sunduğu raporda "1914’te türkiye, birinci dünya savaşı’nda henüz taraf olmadığı günlerde güney kafkasya’da gönüllü ermeni birlikleri oluşturmaya başladı. bu birlikler edd partisinin karar ve iradesine karşı gelerek türklere karşı saldırıya başladı. bu hareket çeyrek yüzyıl boyunca psikolojik olarak hazırlanan ermenilerin kendilerine bir biçim bulmasının kaçınılmaz sonucuydu." diye bir itirafı bulunmakta.

    bu konu hakkında çok derin bilgilere sahip değilim ama zamanında, ermenistanın ilk başbakanının bu sözlerini not olarak almıştım.buraya da yazma gereği duydum.
  6. başta birleşmiş milletler, amerikan parlamentosu, avrupa konseyi gibi kuruluşlar ve haliyle ermenistan başta olmak üzere bildiğim kadarıyla 30'a yakın ülke kabul ederken türkiye ve saydıklarımın dışında kalanların bir kısmı reddediyor, soykırım olarak tanımlamıyor ya da sadece katliam gibi ifadeler kullanıyor. bu noktada devreye giren siyasi ve ekonomik çıkarlar hepimizin malumu. milliyetçi duygularsa bana göre en masum etken.

    gördüğüm en büyük problem soykırımın olup olmadığına dair kararın siyasilerin oylarıyla veriliyor olması.

    soykırım gerçekleşmiş veya gerçekleşmemiştir. bu bir incelemenin, tarihi bir araştırmanın konusu olabilir ancak. bunun kararı 21. yüzyılda yaşayan seçilmişlerin parlamentoda kaldırdıkları parmaklarla dakikalar içinde verilemez.

    her iki görüşü savunanlar da bazı belgeler ortaya koyuyor elbet ama yine de belgeler okunurken, yorumlanırken bir takım değişkenler devreye giriyor ne yazık ki.

    tüm bunların ışığında, -bunun mümkün olmadığını hepimiz bilsek de- ortak bir akıl tarafından siyasi, ekonomik, duygusal tüm etkenlerden arındırılmış bir araştırma yapılmadıkça somut bir sonuç elde edilemeyecek gibi duruyor. o güne kadar ben dahil herkes, her kurum ya da her ülke kendi kararını kendi verecek.
    one
  7. "kimse masum değil." günü. kendimizi kandırmayalım.
  8. insan yaratılmış varlıkların en zalimi ve en acizidir bunu gizlemek için ise "insan eşref-i mahlukattır "lafını dillerinden düşürmezler . yine insan kendisinden önce yaşamış zalimlerin yaptığı ayrımlara , kutuplaştırmaya aldanıp insanın , adem ve havva'dan kardeşi insani kendine düşman bilip zulme karşı gözü görmez , kulağı işitmez olmuş. yaşadığımız topraklarda bu insanlardan o kadar çok var ki ingilizin veya fransizın soykırım yaptığını kabul eder de kendi toprağında katledilen , bu acıyı ömür boyu yüreğinde taşıyacak insanların acısına kulak vermez.başka ülkeler soykirım yaparken yüce devletimiz (!) yapmaz . yapar ademden ve havva'dan kardeşlerim insan yapar ancak böylesine bir kötülüğü . zalimliğin dili , ırkı , dini olmaz . ve yaşanan acılar kıyaslanmaz . ermeni soykiriminın mütemmim cüzü hocalidır ama bunları kıyaslamak aklın değil , kalbin cehaletini gösterir. ikisi de aynı hastalıklı zihniyetin sonucudur ve tarif edilemez acılardir .
    bulut
  9. olay tamamen savunma olayıdır güzel kardeşim.
    üstüne atılan bir bok var ülke olarak, o boku temizlemeye çalışmaktır. kimse ermeni sabilerin, bigünahların hakkını gasp etmiyor.
    dönemi yaşayan ermenilerin ve/veya türklerin anlattıklarından ibaret değil olaylar. anlatılanlardan ziyade rakamları/belgeleri analiz etmek lazım. hoş sözde soykırım'ı iddia edenlerin elinde belge niteliğinde bir evraktan çok, "anı" , "hatıra" olduğundan mütevellit türkiye cumhuriyeti arşivlerinde bulunan belgelerin;

    "bak kardeşim o dönem öyle bir kalleşlik yapıldı ki millet-i sadıka dediğimiz vatandaşlarımız, çocuklarımızı emanet ettiğimiz adamlar, toprak sevdası ile başkaldırıp, çocuklarımızı kesmeye başladılar. biz de tehcir yasası çıkarttık, zira sevdiğimin memleketinde hitler'e bağlayıp topyekün kesse idik soykırım yapmış olurduk, kaldı ki o dönem osmanlı'ya ait olan suriye topraklarına gönderdik.. kimi gönderdik? tüm ermenileri mi? hayır. "

    diye bas bas bağırıyor olması, tabiki de senin çok da sallamadığın memleketini inek gibi sağmak isteyenlerin de umurunda olmayacaktır. siyaset böyle bir bok idi değil mi??

    !---- spoiler ----!

    Adana‘da 14 bin Ermeni tehcire gönderilirken 16 bin Ermeni yerinde kaldı.
    Harput‘ta 51 bin Ermeni tehcire gönderilirken 4 bin Ermeni yerinde kaldı.
    Sivas’ta 136 bin 84 Ermeni tehcire gönderilirken 6 bin 55 Ermeni yerinde kaldı.
    Afyon‘da 5 bin 769 Ermeni tehcire gönderilirken 2 bin 222 Ermeni yerinde kaldı.

    !---- spoiler ----!

    ha ne oldu? tehcir esnasında insanlık ayıbı katliamlar vuku buldu, kurunun yanında yaş da yandı. lakin senin ataların ortada hiçbir şey yokken^:paylaşılacak beleş toprak hariç^, ruslar ve fransızların da desteklerini alarak (bkz: el siki ile gerdeğe girmek) vatan toprağıma göz dikip terör eylemleri yaparak köylerde, mahallelerde masum insanımı katletmelerine rağmen, sen de mesnetsiz bir şekilde kendi atalarının kusurunu görmezden gelip yalan yanlış veriler ile türkler soykırım yaptı rererörö demek yerine, "biz şu hataları yapmışız siz de şunları" deseniz de, biz de kendimizi savunma gereği duymayıp özür dilesek.

    lütfen tarihçilerin, ve tarihi yaşayanların belge niteliğindeki kitaplarını ve şu yazıyı bir zahmet okuyun.

    son olarak evet, mezalimin dili,dini,ırkı olmaz.. hayisiyeti de olmaz..