1. az önce ana medyaya düşen acı olay. kahpelikle devlet kurmak isteyenler ile kahpelikle iktidarını korumak isteyenlerin işbirliğinin sonucudur bu . kahraman askerlerimize olan oluyor arada .
    ee
  2. beni derinden üzen haber. ölümlere sevinen birine de insan denemez bence! ülke resmen ikiye bölünmüş durumda, bir tarafta ırkçı kürtler diğer tarafta ırkçı türkler. iki taraf da birbirinden nefret ediyor, her gün ölüm haberleri, her gün yanan yürekler, yıkılan yuvalar. barış olacaksa iki halk arasında olacak. çözüm ne akp ne de pkk. bu yüzden hdp'nin meclisteki varlığı çok önemli. sorunlar çözülecekse diyalogla, empatiyle, insanlara değer vermekle çözülecek. silahla ve kanla değil. bıktım artık, gerçekten bıktım!! gücü elinde burunduranların -ayşe, ahmet; kürt ,türk hiç fark etmez- bunu kaybetmemek ve dahi arttırmak uğruna insanları ölüme göndermesinden, öldürmesinden, öldürtmesinden yoruldum! artık psikolojim bunu kaldırmıyor, kelimeler bile kifayetsiz...
  3. bi de ortaliklara dökülüp "sehitler ölmez vatan bölunmez, basimiz sagolsun, vatan sagolsun" demiyorlar mi kafamı şu duvarlara vurasım geliyor. lan bal gibi ölüyorlar iste gencecik insanlar, giriyorlar topraklarin altina, çürüyorlar. bal gibi hepimiz de unutuyoruz. bana 98 yilinin kasim ayinda sehit olmus bir asker ismi soylesenize, ya da kasim ayinin sehit sayisini. soyleyemeyiz hicbirimiz, cunku bilmiyoruz, unuttuk. kendi evladinin soz konusu olmadigi yer ve zamanda baskasinin evladini öldürmek, yuceltmek, kahramanlastirmak ne de kolay. agizlar dolusu küfürler ediyorum etrafimdaki ölü sevicilerine, ölülere tapanlara, bilmem kac terorist etkisiz hale getirildi haberlerini agizlari kulaklarinda izleyenlere ve sehit haberlerine ancak 2 gunluk yas tutabilenlere.
  4. ilkokul kaçıncı sınıf bilmem "anzak şehitler" gibi bir tamlama kullanınca öğretmenden yediğim ayardan beri şehit kavramıyla başım hoş değil. resmi olarak 16 insanımızı daha kaybettik ne yazıkki. ve yine yazıkki ölmez, bölünmez diye gırtlağınızı da yırtsanız ölüyorlar işte. ortada bir savaş var ve bu yok denildiğinde ya da üzeri örtüldüğünde başka bir gerçeklik haline falan dönüşmeyecek. ve her savaşta olduğu gibi burada da savaşın sahipleri var, 400 vekili verseydiniz denildi mi? denildi. mesele kendi ifadeleri ile o kadar net işte. cizrede ambulans geçişine izin verilmediği için bedeni buzlukta bekletilen çocukla yirmili yaşlarının başında bedeni 24 saat güneşin altında dağda kalan çocuğun farklarından çok ortak noktaları var. bu memleketin fakirinin fukarasının payına ölüm düşer, öbürlerinin payına çocuklarına bedelli askerlik yaptırıp "şehit olmak istiyorum", "seni başkan yaptıracağım" hamaset edebiyatları. birini görüp diğerini görmezsek akan kan durmayacak.
    mesut