1. bu soneyi can baba çevirmeyip yazsaydı şayet,
    adım gibi eminim dayanamaz, arkasından gelen bir satıra okkalı bir küfür sığdırırdı.

    ''değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen'e '' den sonra kalayı basardı benim fikrime göre.
  2. "tired with all these, for restful death i cry,
    as, to behold desert a beggar born,
    and needy nothing trimm'd in jollity,
    and purest faith unhappily forsworn,
    and guilded honour shamefully misplaced,
    and maiden virtue rudely strumpeted,
    and right perfection wrongfully disgraced,
    and strength by limping sway disabled,
    and art made tongue-tied by authority,
    and folly doctor-like controlling skill,
    and simple truth miscall'd simplicity,
    and captive good attending captain ill:
    tired with all these, from these would i be gone,
    save that, to die, i leave my love alone."

    bu can yücel çevirisi:
    "vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
    değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
    değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
    değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
    değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
    o kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
    ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
    ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
    değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
    değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
    doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
    seğil mi ki kötüler kadı olmuş yemen' e
    vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
    seni yalnız komak var, o koyuyor adama."

    bu talat sait halman çevirisi:
    "bıktım artık dünyadan, bari ölüp kurtulsam:
    bakın, gönlü ganiler sokakta dileniyor.
    işte kırtıpillerde bir süs, bir giyim kuşam,
    işte en temiz inanç kalleşçe çiğneniyor,
    işte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı şan,
    işte zorla satmışlar kızoğlankız namusu,
    işte gadre uğradı dört başı mamur olan,
    işte kuvvet kör-topal, devrilmiş boyu bosu,
    işte zorba, sanatın ağzına tıkaç tıkmış.
    işte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle,
    işte en saf gerçeğin adı saflığa çıkmış,
    işte kötü bey olmuş, iyi kötüye köle;
    bıktım artık dünyadan, ben kalıcı değilim,
    gel gör ki ölüp gitsem yalnız kalır sevgilim."

    bu da bülent ve saadet bozkurt'un çevirisi:
    "bezdim hepsinden, ölüm gelse de huzur getirse!
    hangisini saysam: haklının hakkı hiç verilmez;
    allı pullu giysi düşer, beş para etmez serseriye;
    en güvendiğin adam seni aldatmaktan çekinmez.
    ona buna hayasızca yaldızlı paye dağıtılır,
    tertemiz genç kıza hoyratça damga vurulur,
    sarsak yönetimce becerikli adam engellenir,
    kusursuz adını haketmişse haksızca leke sürülür,
    eğitimin, bilginin dili bağlanır yetkili kişilerce
    bilgiç geçinen şarlatanlar yönetir bilgili adamı,
    iyilik kıskıvrak kul köle edilir kötülüğe,
    doğru sözlü kişinin aptala çıkartılır adı.
    bezdim işte bunlardan ve hiç durmam bana kalırsa,
    ölmek, sevdiğimi yalnız bırakıp gitmek olmasa."