ece ayhan

Kimdir?

ece ayhan çağlar (d. datça, 10 eylül 1931 - ö. izmir, 13 temmuz 2002) türk şair, etikçi. ikinci yeni şiir akımının öncülerindendir.

ön yaşamı

tam adı ece ayhan çağlar'dır. babasının mal müdürlüğü göreviyle bulunduğu datça’da, ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. babası behzat çağlar, geliboluludur. annesi ayşe hanım’ın baba tarafı gelibolu’nun kavak köyünden göçerek eceabat’ın yalova köyüne yerleşmiştir. behzat bey’in babası ağır ceza mahkemesi başkâtipliği, dedesi de gelibolu müftülüğü görevlerinde bulunmuşlardır. ayşe hanım’ın babası hafız ibrahim deniz, yarı çiftçilik, yarı tüccarlıkla uğraşmış, eceabat’a bağlı sivli köyü halkının imam istemesi üzerine, atandığı bu köyde imamlık yapmıştır.

1932’de küre’ye mal müdürü olarak atanan behzat bey, 1933’e kadar sürdürdüğü bu görevinden istifa edip çanakkale’ye yerleşmiş ve bir avukatın yanında arzuhalcilik yaparak ailesini geçindirmeye çalışmıştır. ece ayhan, ilkokula 1938’de eceabat’ta başlar, ikinci sınıfı çanakkale’nin istiklâl ilkokulu’nda okur. ailesinin 1940 kasım’ında çanakkale’den ayrılarak istanbul’a yerleşmesi üzerine, üçüncü sınıfa karagümrük / atikkale’de bulunan “19. ilkokul”da [daha sonraki adı hırka-i şerif ilkokulu] devam eder ve ilk öğrenimini bu okulda tamamlar. orta okulu, vefa lisesi’nin karşısında bulunan zeyrek ortaokulu’nda; lise öğrenimini de taksim lisesi’nde [daha sonraki adlarıyla beyoğlu lisesi, istanbul atatürk erkek lisesi] tamamlar. yüksek öğrenimine 1953’te ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi’nde başlar ve 1959’da mezun olur. aynı yıl, istanbul maiyet memurluğunda başladığı stajını ve kaymakamlık kursunu tamamlar. 1962’de deniz hafize hanım’la evlenir ve kaymakam olarak atandığı gürün’de (sivas) göreve başlar. 1963’te alaca’da (çorum) kaymakamlık ve belediye başkanlığı görevlerine atanır; aynı yıl tek çocuğu olan ege dünyaya gelir. 1964’te tuzla piyade okulu’nda yedek subay öğrenci olarak başladığı askerlik hizmetini tamamlar ve 1965’te çardak (denizli) kaymakamlığına atanır. 

kariyeri

disiplinli bir yaşam tarzı ve memurluk hayatı, edebiyat çevrelerinde bugün de “hırçın şair”, “huysuz şair” olarak anılan ece ayhan’ın yaradılış özelliğiyle bağdaşmayacak olgulardır. ece ayhan, 1966’da devlet memurluğu görevinden ayrılarak “soluk alıp verdiğini gerçekten duyduğum tek kent” dediği istanbul’a yerleşir. kısa aralıklarla birçok işe giren sanatçının istanbul’da yaptığı başlıca işler arasında; meydan larousse ansiklopedisinde yazarlık, sinematek’te ve yeni sinema dergisi’nde müdürlük, genç sinema grubu’nda yöneticilik, ağaoğlu yayınevi’nde çok kısa bir süre redaktörlük sayılabilir. kansere yakalanan eşi deniz hafize hanım’ı 1968’de kaybeder. ekonomik durumunun çok kötü olması ve yaşının küçüklüğü gibi nedenlerle oğlunun bakımını eşinin ebeveynine bırakır.

hastalık dönemi

ece ayhan, 1974’ten ölümüne kadar, beynindeki tümörün yol açtığı birtakım hastalıkların sıkıntılarıyla yaşamıştır. sağ kulağının ileri derecede işitme engeline ve sağ gözünde de hasara sebebiyet veren tümör, dünyaca ünlü beyin cerrahı prof. dr. gazi yaşargil’in ameliyatlarıyla ölümcül olmaktan çıkarılmıştır. ancak, tümörün diğer organlarda meydana getirdiği hasarlar, sanatçıya yaşamı boyunca sıkıntı vermiştir. büyük bir ekonomik sıkıntı içinde yaşayan sanatçı, çanakkale belediye başkanlığının yardımlarını görür. belediyenin geçici işçi kadrosuna alınarak sosyal güvenliğe kavuşması sağlanır ve böylece ssk hastanesinden ücretsiz olarak yararlanır. ancak, sağlığının günden güne bozulması ve bacaklarının felç olması üzerine, yakın dostu şair metin üstündağ’ın yardımıyla ağustos 1999’da çapa tıp fakültesi’ne yatırılır. buradaki tedavi giderleri ssk tarafından karşılanır. sigorta kapsamı dışında kalan kurumlarda gördüğü tedavilerin giderleri ise, arkadaşlarının ve eserlerinin yayın hakkını alan yapı kredi yayıncılık’ın yardımlarıyla karşılanır. istanbul’da önce maltepe huzurevi’ne, daha sonra da şair arkadaşı (dönemin başbakanı) bülent ecevit’in isteğiyle bakım şartları ve fizikî kapasitesi daha iyi olan özel acıbadem huzurevi’ne yerleştirilir. bu süre içinde, cerrahpaşa tıp fakültesi, haseki hastanesi, haydarpaşa hastanesi, şişli osmanoğlu kliniği (2 defa), central hospital ve en son da marmara üniversitesi tıp fakültesi’nde yatılı tedavi görür. bütün bu tedavilerin sonucunda felçten kurtulup ayağa kalkabilen sanatçı, nisan 2001’de tekrar çanakkale’ye yerleşir ve geçimini telif hakkını yapı kredi yayınları’na verdiği eserlerinin geliriyle sağlar. düzenli ve yerleşik bir yaşam tarzını bir türlü sevemeyen ece ayhan, âdeta tüm sevenlerini ve dostlarını terk ederek tedavi görmekte olduğu çanakkale’den temmuz 2002’de ayrılmış ve izmir büyükşehir belediyesi gürçeşme huzurevi'ne yerleşti ve 13 temmuz 2002’de burada vefat etti. 16 temmuz 2002’de, çanakkale’nin eceabat ilçesi yalova köyünde toprağa verildi.

şiir kitapları

kınar hanım'ın denizleri (1959) bakışsız bir kedi kara (1965) ortodoksluklar (1968) devlet ve tabiat (1973) yort savul (toplu şiirler, 1977) zambaklı padişah (1981) çok eski adıyladır (1982) çanakkaleli melâhat’a iki el mektup ya da özel bir fuhuş tarihi (1991) sivil şiirler (1993) son şiirler (1993) bütün yort savul’lar! (1994) bütün yort savul’lar! (1999, gen. 2. baskı)


  1. meçhul öğrenci aniti

    buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
    bir teneffüs daha yaşasaydı
    tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
    devlet dersinde öldürülmüştür

    devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
    -maveraünnehir nereye dökülür?
    en arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
    -solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.

    bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
    bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
    yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım

    o günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
    yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
    ah ki oğlumun emeğini eline verdiler

    arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
    aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
    her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
    bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.
  2. ey yalnızlık herkesin koynuna girip çıkarsın da bir tek benimle mi düzenli ilişkin var.
    ece ayhan
  3. "biliyorsun işte bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor arkadaş" der, kendinizi galata kulesinden ayaklarınızı uzatmış, ece ayhan ile bira içerken bulursunuz. benim de abi, benim de...
    bozuk
  4. sait faik

    biraz haksızlık edildi adama. yapayalnız bırakıldı. bir gün nisuaz’da bir grup adama bir şeyler anlatmak ister. aslında edebiyat çevrelerine pek girmezdi ama, o gün orada işte. orhan kemal, sait faik konuşmak isteyince şapkasını çıkarıyor orhan kemal köylü kökenli olduğu için kapalı yerde şapkayla oturur, köylüler kapalı yerde şapka çıkarmaz ya evet şapkasını çıkarıyor, “sen şapkama anlat” diyor, kendi konuşmasını sürdürüyor. sait faik dövünerek çıkıyor. bir şey de yapmıyor. horlandı. (s.48)
    ...
    ...
    düşünce tarihimiz memurlar dalaşıdır aslında. (s.65)

    aynalı denemeler - ece ayhan
  5. "hiç birbirine çarpan kuş gördün mü havada. ama insanoğluna gelince üstelik yerde neler olduğunu biliyorsun?" demiş, güzel şair.
  6. karaduygululuğun anlatılmaz kılıcını taşıyandır belinde. (bkz: kılıç - ece ayhan)

    ismini görmek bile olsun olursa hangi düzlem altüstlüktür bize. ve heyecandır ansız.
  7. türkçe'nin başını döndüren şairdir, şairlere "verin şu dili bana" demiştir.