murathan mungan

Kimdir?

21 nisan 1955’te istanbul’da doğdu. çocukluğu ve ilk gençlik yılları, memleketi olan mardin’de geçti. ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi tiyatro bölümü’nü bitirdi. aynı bölümde yüksek lisansını tamamladı.

ankara devlet tiyatrolarında ve istanbul şehir tiyatrolarında “dramaturg” olarak çalıştı. 1987’de  söz gazetesinde, “kültür-sanat sayfası” editörlüğü yaptı. çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler, öyküler, metinler, deneme, eleştiri ve incelemeler yayımlayarak adını duyurdu. 1988’ten beri yazarlık yapmakta ve halen istanbul’da yaşamaktadır.

ilk kitabı 1980’de yayımlandı. aynı zamanda ilk oyunudur: mahmud ile yezida.

şehir tiyatrolarında çalışırken, “gençlik günleri” adını verdiği daha sonra her yıl tekrarlanacak olan kapsamlı bir şenliğin yöneticiliğini yaptı; programlar sundu, yönetti. sahnelenen ilk oyunu, orhan veli’nin şiirlerinden kurgulayarak oyunlaştırdığı bir garip orhan veli’dir. ilk kez 1981’de sahnelenen oyun, yirmi iki yıl boyunca aralıksız sahnelendi ve 1993’te kitap olarak basıldı.

yazarın mezopotamya üçlemesi adını verdiği ve üç oyundan oluşan üçlemesinin ilk oyunu mahmud ile yezida yurtiçinde ve yurtdışında birçok topluluk tarafından sahnelendikten sonra, profesyonel olarak ilk kez 1993’te ankara devlet tiyatroları tarafından oynandı. üçlemenin ikinci halkası olan taziye ise, ilk olarak 1984’te ankara sanat tiyatrosu tarafından sahnelenmiştir. 1992’de, halkanın üçüncü oyunu olan geyikler lanetler’ in tamamlanmasıyla birlikte, metis yayınları, üçlemeyi oluşturan bu oyunları, üç ayrı kitap olarak aynı anda yayımlamıştır. 1994’te bu üç oyun bir yıl boyunca devlet tiyatroları tarihinde ilk kez olmak üzere arka arkaya antalya devlet tiyatroları tarafından sahnelenmiş, gene aynı yıl istanbul uluslararası tiyatro festivalinde, üç oyun ardı ardına tam “on bir saat süren bir gösteri” olarak iki kez tekrarlanmıştır. 1999 yılında ankara devlet tiyatroları yapımı geyikler lanetler, aynı yıl berlin’de, uluslararası bir tiyatro şenliği olan “theater der welt”e çağrılmış ve schaubühne’de gösterilmiştir. aynı oyun 2003 yılında yunanistan’da selanik devlet tiyatrosu’nda sahnelenmiştir.

geyikler lanetler oyununa kaynaklık eden yazarın cenk hikâyeleri kitabındaki “kasım ile nasır” adlı öyküsü, 1994’te italya’da “la mamma umbria”da sahnelenmiştir. aynı öykü 2004’te farklı bir yorumla diyarbakır sanat merkezi tarafından sahnelenmiştir. gene aynı kitapta yer alan “şahmeran’ın bacakları” adlı uzun hikâyesi, çeşitli topluluklar tarafından sahneye uyarlanmıştır.

yazarın lal masallar adlı öykü kitabındaki “muradhan ile selvihan ya da bir billur köşk masalı” adlı öyküsü, 1987’de, ilkin fransa’da, lulu menase yönetiminde théâter des arts de cergy-pontoıse’da, ardından nurhan karadağ yönetiminde dil ve tarih-coğrafya fakültesi tiyatro bölümü sahnesi’nde sahnelenmiştir. aynı öykü, amerika’da penguen books’un “dünya hikâyeleri antolojisi”ne seçilmiştir. bosna-hersek’te yayımlanan türk öykücülerini içeren bir seçkideyse bu öykünün boşnakça çevirisi yer almıştır.

yazarın gene cenk hikâyeleri kitabında yer alan“binali ile temir” adlı bir diğer öyküsü, 1991’de ankara deneme sahnesi tarafından, 1999’da ise adana tiyatro atölyesi tarafından sahnelenmiştir.

2000’de yazarın bir öyküsü daha sahneye aktarılmış, bu kez de beşinci sokak tiyatrosu, “dumrul ile azrail”i, istanbul festivali’nden sonra, dünyanın önemli tiyatro festivallerinde, avusturya, almanya ve tunus’un yanı sıra hollanda’nın çeşitli kentlerinde sahnelemiştir.

2003 yılında kopenhag’daki “bette nansen theater”da, yazarın “sayfadaki gibi”adlı kısa oyunu, bazı doğulu yazarları bir araya getiren ortak bir proje olan “bin bir gece” içinde yer almış, aynı oyun 2005 yılında ingiltere’de “1001 nights now” adıyla nottingham playhouse’da sahnelemiştir.

murathan mungan 1989’da, ingiliz yazar nell dunn’ın “steaming” adlı oyununu “kadınlar hamamı” sahneye koymuştur.

mungan’ın döneminde ankara il radyosu’nca seslendirilen iki tane de radyo oyunu vardır: dört kişilik bahçe ve ölümburnu.

mungan bir tanesi filme alınan üç tane de film senaryosu yazmıştır. 1984’te atıf yılmaz tarafından filme alınan dağınık yatak’ın yanı sıradört kişilik bahçe ve başkasının hayatı adlı iki senaryosu daha vardır. bu üç senaryo 1997’de üç ayrı kitap olarak aynı anda yayımlanmıştır.

gazete ve dergilerde ilk yazıları 1975’de yayımlanan mungan, yirmi yıllık yazı serüveninin çeşitli ürünlerinden yaptığı bir derlemeyi kırkıncı yaşı nedeniyle murathan’95 adlı bir kitapta toplamıştır.

bu kitapla birlikte başlayan özel toplama kitapları, şiirlerinden kendinin yaptığı özel bir seçmeyi içeren numaralanmış tek baskı olarak yayımlanmış doğduğum yüzyıla veda ile sürmüş, bunu,13+1’de şiirlerini, 7 mühür’de kimi öykülerini bir kutu içinde bir araya getirdiği toplamlar ve türk şiirinde şimdiden bir “kült kitap” olmuş olan yaz geçer’in onuncu yılı nedeniyle yapılan büyük boy özel baskı izlemiştir. ellinci yaşı için hazırladığı ve yalnızca 2005’te yayımlanıp baskısı bir kez daha tekrarlanmayacak elli parça kitabı da bu özel kitaplardandır.

beş bölümden oluşan ve her bölümü ayrı bir yazar tarafından kaleme alınan bir bülent erkmen projesi olarak 2004’te yayımlanan beş peşe romanında da yer almıştır.

murathan mungan, bu arada yabancı yazarların öykülerinden ve yazılarından oluşan çeşitli seçkiler yayımlamayı sürdürmektedir. ilk öykü seçkisi ressamın sözleşmesi’ni, daha sonra çocuklar ve büyükleri, yazıhane, yabancı hayvanlar, erkeklerin hikâyeleri vekadınlığın 21 hikâyesi adlı öykü ve yazı seçkileri izlemiştir.

bütünüyle özyaşamöyküsel bir malzemeden yola çıkan ilk anlatı kitabı paranın cinleri’ni 1997’de yayımlamıştır.

şiir ve öykü arası bir dil ve kıvam tutturduğu yazınsal metinlerini bir araya topladığı metinler kitabı ise, 1998’de yayımlanmıştır.

mungan’ın kimi şiirlerinin kürtçeye çevirisinden yapılan bir toplam lı rojhilate dile min (kalbimin doğusunda) adıyla 1996’da yayımlanmıştır.

mungan, bugüne değin çoğu “yeni türkü” topluluğu tarafından seslendirilmiş olan şarkı sözleri yazmıştır. yazdığı şarkıların türkiye’nin önemli şarkıcıları, toplulukları tarafından yeniden seslendirilmesiyle oluşan ve “tribute” sayılabilecek söz vermiş şarkılar adlı “cover” albümü 2004’te yayınlanmıştır. 2006’da bugüne dek yazdığı tüm şarkı sözlerini gene aynı ad altında bir araya getirerek kitaplaştırmıştır.

yazıları, şiirleri ve kimi kitapları bugüne değin ingilizce, almanca, fransızca, italyanca, isveççe, norveççe, yunanca, fince, boşnakça, bulgarca, farsça, kürtçe ve hollanda diline çevrilerek çeşitli dergi, gazete ve antolojilerde yayımlanmıştır.

ilk kitapları farklı yayınevleri tarafından yayımlandıktan sonra, 1986’da remzi kitabevi’ne, 1992’de de metis yayınları’na geçmiştir.


  1. (bkz: başlık boş kalmış)

    daha hiç romanını okumadım kısa öykülerini ve bazı şiir kitaplarını okudum. onu anlamak için daha çok yolum var gibi hissediyorum.

    şiirlerinde az kelimeyle büyük iş başarıyor, büyük tat alıyorum,
    kısacık öyküleri de anlatım olarak bana çok şey kattı diyebilirim; yine az kelimeyle iyi karakter yazımı, iyi kurgu ve muhteşem bir hava...

    bir de geçenlerde "yazdıklarımın etrafında" söyleşisine gittim. orda anlattığını dinlediğim kadarıyla, çok kibar, saygılı ve naif bir adam. kendiyle, dünyayla barışık.

    kendi hayatını anlattığı paranın cinleri anlatı kitabı ve harita metod defteri anlatı/romanı var. çok ilginç bir hayat sürmüş/sürüyor. bunu kitabı yazan kişinin hayatı diye okumaktansa öykü seçkisi veya roman diye okumak çok daha büyük keyif veriyor. oldukça ilgi çekici.

    romanlarını merak ediyorum. yavaş yavaş onlara da başlayacağım.
    külliyatını okuyamaya vaktim yeter mi bilmem ama olabildiğince okuyacağım..
  2. 48. siyad türkiye sineması ödülleri töreninde en iyi film seçilen ‘abluka’nın yönetmeni emin alper’e senaryo ödülü vermek üzere sahneye çıkan şair ve yazar murathan mungan'ın etkileyici konuşması salondan büyük alkış aldı. konuşma şöyle:

    "birbirimizin hikâyelerine, hayatlarına ne zaman bu kadar yabancı olduk? gezi'nin hikayelerine sahip çıkanlar; sur'un, cizre'nin, amed'in, kürdistan coğrafyasının hikayelerine niye bu kadar yabancılar? akılları, vicdanları, ahlakları niye bu kadar yabancı oldu?

    özgürlüğü hepimiz için istiyoruz. ifade özgürlüğünü hepimiz için istiyoruz. yaşam ve varoluş hakkını hepimiz için istiyoruz. sinemanın artık sadece ‘schindler’in listesi’nde ya da ‘sophie’nin seçimi’nde gözleri nemlenen seyircileri; bugün sur’da bombalar altında, gözleri oyulan, parmakları, kulakları kesilen, burunları kesilen insanların hikayelerine de gözyaşları kalmış mıdır acaba? umarım bundan sonra bütün sanatlar olduğu gibi sinema da bize bir arada yaşamanın, kardeşçe yaşamanın; birbirimizin kalplerine, akıllarına, ruhlarına, hikâyelerine dokunmanın imkanlarını daha çok açacaktır. bizim birbirimize her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. hikâyelerimize dokunursak belki gerçeklerimize de daha iyi vakıf olabiliriz”
  3. bi dönem sıkça okumuştum kendisini!

    terasımda yetiştirdiğim domateslere bile okumuştum şiirlerini, kitaplarını!

    bunalımlı oldu domateslerin en az benim kadar! siyah gibi tenkli domates mi olurmuş? hep o şiir yüzüden!

    kırılgan bir çocuğum ben
    yüreğim cam kırığı
    bütün duygulardan önce
    öğrendim ayrılığı
    saldırgan diyorlar bana
    oysa kırılganım ben
    gözyaşlarım mücevher
    saklıyorum herkesten
    ürküyorlar gözümdeki ateşten
    ürküyorlar dilimdeki zehirden
    ürküyorlar o dur durak bilmeyen
    gözükara cesaretimden
    diyorlar: bir yanı sarp bir uçurum,
    bir yanı çılgın dağ doruğu.
    oysa böyle yapmasam ben
    nasıl korurum içimdeki çocuğu?
    bir yanım çılgın nar ağacı
    bir yanım buz sarayı.