1. asıl adı henri gregorie ama o devrimin ünlü siması abbe gregorie olarak bilinir. cizvit kolejinde okumuş ve papaz olmuştur. fransız devrimi'nde de üçüncü tabakanın ruhban temsilcisi olarak boy gösterir. din adamlığı sırasında çok sevilen biri olarak görünür. ateşli konuşmaların aksine birebir inananlarla ilgilenerek konuşurdu. eğitim en çok önem verdiği konudur.

    versailles sarayı'na, meclise girdiğinde ılımlı bir tavır takınmıştır. aydınları birleştirmek olarak bahseder bundan. halka da aydınlık kelimesini kullanması "dönemin" insan anlayışından ne denli farklı ve hoşgörülü olduğunu gösterir. tam bir katolik rahibi olsa da vicdan özgürlüğünden yanadır. siyahilerin ve yahudilerin de haklarını alması gerektiğini söyler. herkes siyasal hakka sahip olursa halk bütünleşir ona göre. liberal bir tavrı olsa da yeni toplumun hakkını savunur.

    1791 yılında psikopos olur ve milletvekili seçilir. cumhuriyetçidir. konvansiyon'da kral hakkında ağır sözler eder. kral ve çevresini kana susamakla itham eder. kralın mahkum edilmesini talep eder ama ölün kararına karşı olur. çünkü dini kan dökülmesini yasaklar. fakat kral öldüğünde cumhuriyet geldiği için çok mutludur. devrimin terör yıllarında siyasallığından uzaklaşır. seyahatler yapar. yaptığı seyahatler bir amaca yöneliktir. gittiği yerde kütüphaneler kurar ve bir bilgin gibi karşılanır. eğitim alanında çabalar. ulusun kültürüne sahip çıkması gerektiğini söyler. terör döneminden cezalandırılmadan çıkar. anayasal kilise haline getirir bundan sonraki çalışmalarında kiliseyi. bonaparte bu dirilişin önünü keser. papa'nın devreye girmesiyle henri görevi bırakır. görevini bıraksa da bonaparte henri'ye hayrandır. onunla uzlaşmaya çalışsa da başaramaz. bu süreçten sonra da farklı milletler de olmak üzere toplumsal ve dinsel sorunlarla uğraşmaya karar verir. seksenini aştığında kansere yakalanır. öleceğini anlayan henri kendisine son dinsel görevlerin yapılmasını ister. ama kilise eski cumhuriyetçi yeminlerini geri alırsa kabul edeceğini söyler. henri sözünden dönmez. ancak bir rahip görevden alınmasına rağmen henri'nin isteğini yerine getirir. montparnasse'daki son dinleniş yerine götürülür ve mezarı pantheon'a taşınır.

    henri ölümüne kadar onurlu yaşamış biridir. siyasal ve dinsel hiçbir şekilde fikirlerine katılmasam da hayatı boyunca çelişkilerden uzak kalmıştır. kitaplarında yazdıkları ile eylemleri hep paraleldir. bunu kendi de dile getirir.

    "benim eğilmez ruhum, iftiraya ve haksızlığa karşı hep direnecektir. granit gibiyim; kırılabilirim ama bükülmem."
    sezgi