1. acem kızı güzeller güzeli, beyaz tenli, siyah saçlı ve toprak rengi gözlü bir kızdır. sürmesi gözünden hiç eksik olmazdı. etrafındakilere gülücükler saçar, herkes onu cıvıl cıvıl birisi olarak bilirdi. ama gözündeki nem hiç kurumazdı ve hep o yüzündeki burukluk belli olurdu. rivayet odur ki, acem kızı babasının kendisini başlık parası karşılığında birisi ile evlendirmesidir..

    ali ise acem kızı ile aynı çağda delikanlı ve çalışkan birisidir. ali ovada çalışırken hep acem kızını görür ona bakmaktan işini bir türlü bitiremezdi. bir yandan işini yapmaya çalışır, bir yandan da acem kızını izlerdi.

    acem kızı ise sadece anlık olarak ali’ye bakar ve kafasını çevirirdi. baktığı anda ise ali’ye bir gülücük atardı. bu ali’nin kalbinin yerinden çıkması için yeterliydi.

    ali bir gün tüm cesaretini topladı artık onunla konuşmalıydı…uygun zamanı bekledi ve onu yalnız kaldığı bir an yakaladı ve dur acem kızı korkma dedi..seni her gün izliyorum. gel benim sevdiğim ol…acem kızının gözlerinden bir damla yaş aktı ve koşarak uzaklaştı ali’nin yanından…ali anlam verememişti bu gözyaşlarına… o günden sonra acem kızı ne o ovaya uğradı nede ondan bir haber alındı. ali endişeli bir şekilde günlerce ondan haber bekledi. aylar sonra duydu ki acem kızı başka bir köye gelin gitmişti başlık parası karşılığında, hemde yaşlı bir köy ağasına. acem kızının o gülücük saçan suratının düşmesi, burukluğu bu yüzdenmiş.
    ali günlerce onun için şiirler yazdı, dağlarda ovalarda bağıra bağıra okudu şiirlerini ve türkülerini:

    çırpınıp da şan ovaya çıkınca
    eğlen şan ovada gal acem kızı
    uğrun uğrun gaş altından bakınca,
    can telef ediyor gül acem kızı…

    seni seven oğlan neylesin malı,
    yumdukça gözünden döker mercanı.
    burnu fındık ağzı gayfe fincanı,
    şeker mi şerbetmi bal acem kızı

    o zamanlara dönüp baktığımızda, malesef bizler sevmeyi hiç bilmiyoruz.. sevildigimizin kıymetini bilmiyoruz.. sevenlerini, sevdiklerini üzmeyenlere selam olsun dostlar...