1. arafta sıkışıp kalmak gibi birşey. çaresiz, ne yapacağını bilmeden sonuçlarının ne olacağını tahmin edemeden yaşayıp gitmek.
    her şekilde bir tarafın eksik kalacak.
    seçim yapmak çok zor.
  2. akıl ve kalp, mantık ve duygu gibi ikiliklerin olduğu yanılgısındaki insandır.

    aslında bu kişi yalnızca bir durumu ötekinden daha "güvenli" bulmakta, diğerini de "riskli ödül" olarak görmektedir. bütün soru, öznemizin o riske girip girmeyeceğidir. güvenli yerine mi çekileceği, yoksa ödül peşinde mi koşacağıdır.
  3. son bir kazık daha yemeye ihtiyaç duyan kişidir.
  4. kalben bakarsınız gençlikte. yaş aldıkça kalple beyin sıkışır, sıkılırsınız. bunalırsınız. akıl kalbe yol verecek kadar ağır başlıdır daima. bilir ki, o olmadan güçlenmesi zordur, ayırdına varması mümkün değildir, hata payı bırakmak kalbin eseri. kalp kırılgan, kalp cılız, kalp masum.. ne olsa inanır, kendi gibidir tüm kalplere.. yaş almak dedik ya işte; çıktıkça o merdivenleri artık kalp arkada kalır. ne acılar yaşamıştır, neler çekmiştir kırılgan ruhun içinde. akıl ona göz kulak olacaktır artık, ayakları yere sağlam basacaktır. yeri gelince yol vermeyi bilir kalbe, ne olsa ondan öğrendiği çok şey vardır.
  5. bomboş yaşayan , hissis duyguyusuz insandır.
  6. insan bazen inandıklarıyla çelişmek zorunda kalır. keza inandıkları, güvendikleri yanlış çıkabilir. bu insan olma acziyetinin en doğal sonucudur. ama ego dediğimiz varlığını üstün tutma, kendini daima doğru görme çabası bu acziyeti inkar ettikçe eder. işte tam da burada kalp ve mantık diye adlandırılan ayrım ortaya çıkar. oysa sadece kişi kendinin hangi durumda daha üstün, daha güçlü olacağını seçememiştir. bununla beraber kararsızlığın sonucu bir gel-git görülür.
  7. akıl kazanırsa erkek, kalp kazanırsa kadın.

    bu ikisi arasında sıkışıp kalmak ve seçim yapmak zor. ama sanırım aklı seçmek gerekecek. değil mi seçmen şapka?
  8. insanı mahveden bir durumdur. bu arada kalmışlığı düşündükçe insanın beyninden başlayıp ayak parmaklarından çıkan fiziki bir hissiyata da sahip olunuyor. yani öyle sadece psikolojik, ruhsal bir şey olarak kalmıyor. kalbinin söylediğini tercih etmeye kalktığında, akıl öyle bir sağ kroşe çıkarıyor ki kendinize gelemiyorsunuz. ama bu sağ kroşeyi atan akıl, gücünü harcadıkça kendini de kaybediyor. yavaş yavaş aklınız bünyenizi terk-i diyar eyliyor. fakat işte olaylar da bu noktadan sonra gelişmeye başlıyor, bir onur ünlü filminden alıntı yapacak olursak:
    "...fakat işin en güzel tarafı da bundan sonra başlar. çünkü aklını kaybedince, korkularından da kurtulursun. bu da seni özgürleştirir. çünkü sadece korkaklar kendi akıllarına güvenirler. ve bütün korkaklar, hakikatın esiridir. oysa hakikat, akılla ya da başka bir şeyle kavranılmaz. hakikatın ancak parçası olunur..."
  9. ne yardan ne serden olayı.
  10. tabii ki akıl diyeceğim arada kalmadır.