1. hapisten çıkmışın
    çıkar çıkmaz da
    gebe koymuşun karını
    takmışın koluna
    geziyorsun akşamüstü mahallede
    karnı burnunda hatunun
    nazlı nazlı taşıyor mukaddes yükünü
    sen saygılı ve kibirlisin
    hava serin
    üşümüş bebek elleri gibi
    bir serinlik
    avuçlarına alıp onu ısıtasın gelir
    mahallenin kedileri kasabın kapısında
    ve üst katta kıvırcık karısı
    yerleştirmiş pencerenin pervazına memelerini akşamı seyrediyor
    alacaaydınlık tertemiz gökyüzü
    duruyor ortada çoban yıldızı
    bir bardak su gibi pırıl pırıl
    bu yıl uzunca sürdü pastırma yazı
    dut ağaçları sarardıysa da
    incirler hala yeşil
    mürettip refikle sütçü yorginin
    ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına
    parmakları birbirine dolanmış
    bakkal karabetin ışıkları yanmış
    affetmedi bu ermeni vatandaş
    kürt dağlarında babasının kesilmesini
    fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin
    bu karayı sürenleri türk halkının alnına
    mahallenin veremlileri yataklara düşenler
    bakıyor camların arkasından
    çamaşırcı huriyenin işsiz oğlu
    omuzlarında keder kahveye gidiyor
    ajans haberlerini okuyor
    radyosu rahmi beylerin
    uzak asya da bir memleket
    sarı ay yüzlü insanlar
    beyaz bir ejderha ile dövüşmekteler
    oraya gönderildi seninkilerden
    dört bin beş yüz tane memet
    kardeşlerini katletmeye
    kızarıyor yüzün öfkeden ve utançtan
    ve umumiyetle filan değil sırf sana ait
    ve eli kolu bağlı bir hüzün
    karını arkadan itip yere yuvarlamışlarda
    düşürmüş gibi çocuğunu
    yahut yene hapisteymişinde karakolda yene dövülüyormuş gibi
    köylü jandarmalara köylüler
    ansızın bastırdı gece
    bitti akşam gezintisi
    bir polis jipi saptı sizin sokağa
    karın fısıldadı
    bizim eve mi ?

    nazım hikmet

    nazım'ın "yatar bursa kalesinde" isimli kitabında geçen bir başka şiiridir. bursa hapishanesi'nden çıkışından sonra üsküdar'daki mahallesinde akşam üstü karısını koluna takarak yaptığı kısa gezintiye konuk oluruz bu şiiridinde. kaybetme korkusunu da mutluluğu da baba olmanın sevincini de özgürlüğün güzelliğini de bulabilirsiniz bu şiirde. şimdilerde ne zaman akşama doğru hafif rüzgarlı bir havada güneşin batmasına yakın turuncu renginin ışığında koluma sevdiceği takıp dolaşsam muhitimde bu şiir aklıma gelir.

    şiirin diğer bir özelliği de nazım'ın aslen bu şiirde ermeni soykırımı'na değindiğinin düşünülmesi; ancak yayınlanırken ilgili dizenin çıkartıldığının söylenmesidir. net bir kanıt göremedim bugüne kadar bununla ilgili olarak; yine de iddaa edildiği kısmını özellikle belirtelim ilgilenenler için:

    "bakkal karabetin ışıkları yanmış
    affetmedi bu ermeni vatandaş
    kürt dağlarında babasının kesilmesini
    fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin
    bu karayı sürenleri türk halkının alnına"