1. yakın hissetmenin şartı değildir yakın olmak.
    fikirler de kucaklaşabilir.
    dostluğuna güvenin samimiyetin.
  2. muhakkak karşınızda olması gerekmeyen birine de duyabileceğiniz bir yakınlık hissi olabilir bu. aslında bir yerde bir paradoks bile yaratabilen bir durumdur fikrimce; tamamen yabancı bir insan, güvenip yakınlaşamam vs tamamen yabancı ve risksiz bir insan, içimi açıp rahatlasam bir zarar gelmez. uzun zamandır insanlar tercihlerini paradoksun ikinci kanadından yana yapıyorlar kişisel gözlemlerime göre, ben ve afrika dahil. her halükarda kendini ve en genel hatlarıyla bile olsa hayatını muhafaza etme dürtüsü baskın bir şekilde yönlendirici oluyor elbette. bir de artık sanal dünyanın getirisi mi yoksa götürüsü mü olduğunu tartışmayacağım bir "anonim ve invisible olmanın dayanılmaz hafifliği" var hepimizin üzerinde. belki çok yalnızız, belki çok meşgulüz, belki ikisi birlikte, bir de üstüne korkuyoruz diye, bilemiyorum. bu da böyle bir fikrimdi, esen kalın efenim.
  3. yalnızlık hissinin en muhtemel sonucudur. genelde hüsranla sonuçlanır. karamsar kişi en çaresiz seçeneği bile dener. ufacık bir yakınlık görsün peşinden koşar. umutsuzca umut eder, umut etmek kimyasal madde gibidir yerine göre ilaç yerine göre zehirdir. umutsuzun umudu da yerini ümitsizlik ve tedirginliğe bırakır.

    kimseye bir anda bağlanmayın, çek senet alın ipotek falan isteyin kefil falan sorun öyle bağlanın.