1. ateşe dönük

    gecede ayaklarım ağır kurşun mafsallarım
    yürüyorum bir dağ yolunda ateşe dönük
    biraz yaklaşır mısın kır çiçeğim öksüz papatyam
    silahsızım çevrilmişim yalnız sana anlatacağım
    işte ateşledim cigaramı bir soluk aldım
    tütün bastım yarama tuz koydum çaresiz
    oysa damarlarım vuruyor dağ başlarına
    eritiyor karanlığı ilkin gözlerin sonra dudakların
    yanan cigaramın dumanında görüyorum seni
    hep onsekiz ağustos hep kızgın bir bakır
    sonra bir akdeniz sabahı aydınlık yüzün

    rüzgarlı bir denizle kolkola kıyıda sen
    kırık bir aynanın parçalarında sen
    ilkin saçlarını görüyorum tanıyamıyorum
    sonra yüzünü dönüyorsun biraz temmuz güneşi
    öyle bir siluetin olmalı rüzgarda biraz sarı
    tek tek ufak ufak çizgiler kağıtta

    eğilirim suya yaprakların arasından bakarım
    yüzünün bir yanı başlar konuşmaya
    omuzumu sarsıyor anılar yürüyelim biraz
    kolay mı çılgınlıklara yürek tutmak
    biraz zehir sert içki sonra bir yudum soda
    bir soluk bir soluk daha tut beni düşeceğim
    yaklaştırıyor uzaklardan gelen bir türkü
    önce seni sonra bir kenar mahalleyi
    iki saattir karamsarım ayakta duramıyorum
    dolduracağım sabaha yaklaşırken dağ başında
    mavi bir demir kadar sert olacağım