1. rize il sınırları içinde bulunan ayder yaylası - rize, karadeniz yayla kültürünün batıya açılmasında uzungöl ile birlikte baş rolleri oynamaktadır.
    şekli-şemaili şöyle birşeydir.

    toki, kentsel dönüşüm, rant, yol, hizmet, falan filan...
    ulan ne güzel doğal ortamlardan, temiz havadan falan bahsedecektkim.
    keyfim kaçtı gene. neyse.

    şimdi bu ayder yaylası-rize'nin başka bir olayı daha var tabii. niye sadece "ayder yaylası" demeyip de "ayder yaylası - rize" diye uzatıyorum dersiniz?

    Bildiniz!
    hatırlamak isteyenler için; facebook'ta yapılan bir derleme
    facebook hesabı olmayanlar ve ofpof, listelist, onedio vb. reklam engelleyici sevmeyen sayfalarla uğraşmak istemeyenler için hazırlanan albüm
  2. sütlacı çok severim. ayder'de yedigim sütlaç ise su ana kadar yediklerimin en kötüsüydü. aşırı bekleyeni verdiler muhtemelen. herseyi yapın sütlaç yemeyin orada.
  3. üsttteki yazarın sütlaç hayal kırıklığına istinaden hedef gösterme gereği duydum! (bkz: hamsiköy)
    ayder'e gelirsek;
    karadeniz gezisinde, beni hayal kırıklığına uğratan iki yerden biri ayderdir. diğeri için (bkz: uzungöl)
    öncelikle burası bir milli park. bir milli parkın içinde süper asfaltlar, kaldırımlar, bankamatikler, ısıklandırmalar, otobüsler...
    öyle bir yayla mayla yok orada arkadaşlar.
    milli park bölgesi olduğuna da aldırmayın, şatafatlı, akan gürültülü bir yer. araplar da cabası.
    bilseydim hiç gitmezdim.
  4. 2005-2006 gibi bir tarihte gitmiştik ayder yaylasına. henüz doğadan kopup beton, asfalt kaplanmamıştı. tek tük evler, bir kaç da konaklama tesisi vardı. gezmeye, görmeye değer bir doğa parçasını insanoğlu tarafından talan edilmeden önce dünya gözüyle görmek nasip olan son nesildik sanırım.
    bir minibüs kiralayıp sülale boyu gittiğimiz karadeniz gezisinin son durağıydı. ayder'de iki gün konakladıktan sonra da dönüşe geçtik.
    şimdi son durak dedim ama karadeniz yaylalarının sonu ayder değil. ayder'e gidip kavrun yaylasına çıkmadan olmaz. nitekim bizi bağlayan bir seyahat acentası falan olmadığından kendi programımızı yaptık ve kavrun'a çıktık.
    ayderden yola çıkıp kötü bir şosede yarım saat kadar rampa çıktıktan sonra yol bitiyordu. minibüsü orada bırakıp yola vurduk kendimizi.
    çoluk çocuk, yaşlı, genç, dokuz kişi. bizim ayağımızla dört saat kadar sürdü kavrun'a varmak. düz ayak olsa iyi de hep yokuş tırmanıyorsun. yol falan yok bu arada. orada burada ayakla çiğnenerek görünür hale gelmiş ince patikalar var, kimi yerde o da yok. karineyle gidiyorsun.
    yükseklere doğru ilerledikçe ayder'i saran çamlar bitti, ağaçsız ama yine de yeşillik bir yerlerdeydik artık, aşağılarda ince bir bulut tabakası görüşümüzü engelliyordu. çıktıkça flora ve fauna değişti. daha alçak rakımlarda hiç rastlamadığım gösterişsiz olmakla birlikte çok değişik, çiçek, kelebek ve böcekler gördüm. yol boyu yukarıdaki buzullardan eriyip akan ince sulara rastladık. ağustos sıcağında yere kapaklanıp buz gibi sular içtik o ince derelerden. kavrun'a vardığımızda öğle saatlerini epey geçmişti.
    bir çardak ve arkasında ahşap bir odadan oluşan bir yerde karnımızı doyurduk. biz gittiğimiz zaman başka da bir yer yoktu zaten yiyip içmek için. ha ne yediniz derseniz haliyle muhlama. başka bir alternatif de yok. yanına da çay. katır sırtında yaylaya kola gazoz taşımaya kalkışan bir girişimci olmamış. şimdi ne haldedir oralar bilmem.
    muhlamayı sindirip yorulan ayağımızı bacağımızı bir saat kadar dinlendirdikten sonra dönüşe geçtik. bu defa tırmanma yok. yokuş aşağı iniş daha kısa sürdü. minibüse vardığımızda gün bitmiş, hava alacakaranlık olmuştu. güzel bir gündü. ben oldukça ayder ve kavrun anılarımda yaşayacak.
  5. türkiye coğrafyasında görmediğim o kadar çok yer var ki. karadeniz de bunlardan biri. karadeniz bölgesi'nde geziler nedeniyle gördüğüm iki yerden biri safranbolu, öteki de amasra.
    ayder yaylası en çok merak ettiklerimden biriydi ama son fotoğraflarını gördükten sonra gitmeyi düşünmüyorum. bir de anlatılanlara bakılırsa, o kadar çok arap turist çekiyormuş ki, dükkanların tabelaları hep iki dilliymiş. eksik olsun. yine de karadeniz'i ve özellikle yaylaları görmeyi çok istiyorum. bakalım, kısmet.
    hero