1. doğu anadolu'da, ağrı ilinin kuzey kesimini oluşturan aras sıradağlarının doğu ucunda, türkiye-iran sınırı yakınlarında yükselen sönmüş bir yanardağ kütlesi olan ağrı dağı, 5.137 metreye ulaşan doruğuyla türkiye'nin en yüksek dağıdır. 2.687 metre yükseklikteki serdarbudak geçidi, geniş bir alana yayılan bu büyük yeryüzü kütlesini kuzeyde ve güneyde iki doruğa ayırır. yaklaşık 3.900 metrelik daha kısa olan güneydeki doruğa "küçük ağrı" denir.

    havanın puslu ve bulutlu olmadığı zamanlarda, dağın doruğu ağrı ilinin ve çevre illerin yüksek kesimlerinden görülebilir. ağrı dağı'nın dik yamaçları doruğundan eteklerine kadar uzanan derin vadilerle birbirlerinden ayrılmıştır. bunlardan en büyüğü ve en ünlüsü olan cehennem deresi'nin vadisi, akarken birden donmuş bir dereyi andırır. bu görünümün sebebi, dağın doruğunu kaplayan buzul oluşumunun bu vadiye doğru kaymış olmasıdır. vadiyi örten bu buzul kütlesi, türkiye'nin en büyük buzuludur. dağın eteklerinde, yörede yaşayanların "inek vadisi" ismini verdiği yerde mağaralar vardır. yüzlerce hayvanın sığabileceği genişlikteki bu mağaralar, yaylaya çıkarılan hayvanlar için (doğal) barınak işlevi görür. dağda orman örtüsü hayli seyrektir.

    ağrı dağı, çeşitli efsanelerde farklı isimlerle anılır. yahudiliğin kutsal kitabı tevrat'ta geçen nuh efsanesi'nde, ağrı dağı'ndan "ararat" adıyla söz edilir ve bütün yeryüzünün sularla kaplanmasına neden olan tufandan sonra, nuh'un gemisi'nin bu dağın doruğunda karaya oturduğu belirtilir. nuh'un gemisi'nin hâlâ dağın doruğunda olduğuna inananlar olmuştur. ayrıca, hz. âdem ile hz. havva'nın yaşadığı irem bağları'nın da dağın kuzey eteklerinde bir yerde olduğunu öne sürenler vardır.

    ağrı dağı'nın bilinen en eski ismi olan ararat sözcüğü, m.s. ıx. yüzyılda bu bölgede yaşamış urartuların ibranicedeki adıdır. günümüzdeki ağrı dağı isminin kökeni ise, bölgeye yerleşen türklerin dağa verdikleri "eğri dağı" isminin zaman içerisinde fonotik bakımdan başkalaşmasına dayanır.

    20 haziran 1940 tarihinde ağrı dağı'ndan kopan kayalar dağın kuzeydoğu eteklerindeki bir köyü harabeye çevirerek yaklaşık 1600 kişinin ölümüne yol açmıştı. çıkardığı gürültü ve çevreyi kaplayan toz bulutu nedeniyle bu felâket, başlangıçta bir dağ patlamasının habercisi olarak yorumlandı. fakat, sönmüş bir yanardağ olan ağrı dağı'nın bugüne dek aktif duruma geçtiğine yönelik elde hiçbir veri yoktur.

    ağrı dağı, günümüzde dağcılıkla ilgilenenlerin uğrak yeridir. tırmanış için en uygun dönem ağustos ve eylül aylarıdır. johann jacob von parrot isimli bir alman, 1829'da dağa tırmanıp doruğuna ulaşmayı başararak kayıtlara geçen ilk kişidir.