• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.87)
black swan - darren aronofsky
nina (portman), new york’ta yaşayan çok yetenekli bir balerindir ve hayatında çoğu balerin için de olduğu gibi dansetmekten başka bir şey yoktur. eski bir balerin olan ve bu konuda çok hırslı olan annesi erica (hershey) ile yaşamaktadır. oyun yönetmeni thomas leroy (cassel) kuğu gölü’nün baş balerini beth macıntyre (ryder) yeni sezonda değiştrimeye karar verir ve ilk tercihi de nina’dır. balenin saf ve zarif beyaz kuğu ile şehvetin temsilcisi siyah kuğuyu aynı anda canlandırabilecek birine ihtiyacı vardır. fakat nina’yı bekleyen bir yeni bir rakip vardır, ve o da leroy’u etkilemeyi başarmıştır. nina beyaz kuğu rolüne her ne kadar uysa da lily de siyah kuğu’nun tam karşılığıdır. iki genç dansçı arasındaki rekabet garip bir arkadaşlığa dönüşürken nina da kendi karanlık tarafıyla haşır neşir olmaya başlamıştır. onu mahvedebilecek türden bir kayıtsızlık.


  1. natalie portman, mila kunis ve vincent cassel'ın baş rollerde olduğu, natalie portman'ın en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandığı, nefes kesici film.
  2. kara kuğu ya da siyah kuğu, saplantılı ve belki de şizofren bir balerini anlatmış. o pırıltılı elbiseleri, narin hareketleri ile sahnede kuğu gibi süzülen balerinlerin hayatının hiç de imrenilesi olmadığı anlatan bir aronofsky filmi.
    ispanyol balerinler miydi yanlış hatırlamıyorsam günlerini bir elma ile geçirenler olduğunu , çoğunun psikolojik tedavi gördüğünü vs açıklamıştı.
    sanat bedel ödemeyi gerektirir belki, bir odaya tıkılıp gün yüzü görmemek gibi, ya da eserini bitirdiğinde çizmesi ile birlikte derisi de yüzülüp gelen mikelanj gibi...
    siyah kuğu, değer mi? sorgusunu zihinlere taşıyor, değer ya da değmez böyle yaşanan hayatlar var! bunu görmek için izlemek gerek. filmin her karesi yönetmenin ağır, biraz masalsı, sıkan, daraltan, gerçek hayat ve kişi tarafından algılanıp yorumlanan hayat arasında gelip giden ve aranofsky tarzı dedirten bir çizgide ilerliyor.
    çok sevdiğim bir film diyemem, bu yönetmenin her filminde hissettiğimiz o kekremsi tat bizi buluyor. kim bilir bu tadı sevenler vardır.
  3. oyunculuk okullarına gitmeden natalie ablamızdan çokça şey öğrenebiliriz. film de başarı natalie yönetmen ve dans hazırlayanlara
  4. kanımca sanatçının üretim sürecine ilişkin çarpıcı bir eserdi bu film. nitelikli sanat eserlerini ex-post ele alan değerlendirmeler, genellikle yaratıcı süreci es geçerek sanatçının esere dair planlı, programlı ve tam bilinçli yaklaşımını ima eder. sanat eseri sanki steril laboratuvar koşullarında üretilmiştir. halbuki o yaratıcı süreç sanatçıda kim bilir nasıl ıstıraplarla ortaya çıkmış, ne gibi duygu patlamaları sonucu sanatçı gözlerini kapatıp kalbiyle görmüştür. bu filmde de sanat eserinin sanatçıyı ruhen ve bedenen nasıl iliklerine kadar emdiğini ve nihayetinde bireyin nasıl topyekün sanat eserine dönüştüğünü görüyoruz. böylesine iddialı duyumsamaları muhteşem bir mekan yönetimi, kurgu ve oyunculukla anlatması bakımından bana göre on numara filmdir. öyle ki filmi ilk çıktığı zaman 2010'da bir kere izlemiştim. aradan geçen 7 sene filmi bende silmeye yetmemiş