1. sanırım ego durumu giriyor olayın içine. bir insana ne kadar değer verdiğinizi hissettirirseniz o kadar onun gözünde değerinizin düştüğünü farkedersiniz (acıtır) aslında bu bir yandan sizin o insana karşı beklentilerinizi ne kadar yükselttiğinizle de alakalıdır. karşınızdaki insana karşı beklentiler içerisine girmeyiniz. zararlıdır
  2. büyük felsefe adamı ismail yk olayı çoktan çözmüştür:
    beni beğeneni ben ben beğenmem, benim beğendiğim ise beni beğenmez.. yoksa ben zurna mıyım ha?
  3. beklenti içinde -malesef karşılıklı- verilen değerin karşılığını alamama durumu.

    #beklenti0sorun0
  4. duyguların sadakasıdır.
  5. beklenti içinde olmamak gereken bir konu bu. iyilik yap denize at gibi, değeri göster ama bekleme. nasılsa karşındakinin anlayabildiği kadar ederi var.
  6. 1.yanlis kisiye deger vermek (hatunlarin efendi adam yerine piç tercihi)
    2.platonik durumlar
    3.çapınızın üstünde kalan birine duyulan hayranlık
    4.psikolojik şiddet eğilimli bireye çatmak

    gibi dört kategoride özetlenebilir.

    1.katiyyen egitilmezsiniz
    2.niyetinizi belli ettiginiz halde bir değişiklik olmuyorsa vazgeçin
    3.tadını kaçırmadan yaşanırsa sizi ileriye bile taşıyabilecek bir durum
    4.bir kuyu kazıp içini kireçle doldurun ve bu kişiyi oraya atın, insanlığa ve kendinize bir iyilik yapın.
  7. 1. kategori ile ilgili söylenebilecek çok fazla söz var. eğitilmez olduklarını düşünmüyorum. nitekim tr' deki çocukların büyük bir çoğunluğu bu şekilde şiddete maruz kalarak ve sevgisizlikle büyüyor. sadece kadın erkek diye ayırmak da doğru değil. erkekler şiddeti meşru görüyor ve kadınlar da bunun doğal olduğuna ikna ediliyor çünkü bir önceki nesil de aynı şekilde büyümüştü.
    nasıl seveceğini veya sevileceğini bilmezse insan, kimin doğru veya normal olduğunu nasıl anlasın ki?
    çocukluğunda değer görmemiş biri büyüyünce de değer görülmeyi aramıyor işte. çünkü değer görmediği gerçeğinden başka bir şeyi fark edemiyor. o yüzden haberlerde gördüğünüz 'boşandığı kocası tarafından öldürüldü' haberlerine 'e ama evlenmeseymiş' yorumunu yapmadan önce bir kere daha düşünmek lazım. biraz empatiyle aslında bütün anlamsız gelen sorular cevap buluyor.
  8. beşeri ilişkilerin çoğunluğudur. değer verirken kimseye sormuyorsunuz - soruyorsanız ve cevaba güveniyorsanız da bu sizin saflığınızdan, toyluğunuzdandır. bu yüzden değer görmeyince yadırgamayın. kimseyle sözleşmeniz yok. "karşılık beklemeden iyilik yapın, karşılık alırsanız mutlu olun" demiyorum ama bir şey yapıyorsanız karşılık almayabileceğini tahmin edin.

    eskiden "nice guy"^:piç erkeğin aksi^ tribinde gezenlerden biriydim, insanlara nazik davranınca değer göreceğimi umarak hareket ederdim. öyle olmayınca da üzülürdüm. sonra hem arkadaşlık hem de sevgililik kategorilerindeki ikili ilişkilerin böyle yürümediğini fark ettim. herkes değerinize aynı değeri, ilginize aynı ilgiyi gösterecek diye bir şey yok. hatta ve hatta karşınızdakine onun kendisine göstermediği saygıyı gösterseniz bile yaranamazsınız.

    özellikle böyle konular aşk meşk konularında çok can sıkar. erkekten beklenen rol genellikle daha girişken, daha işgalcidir; bunun dışında biraz esprili ve keyifli vakit geçirilebilir biri olması beklenir. yani keyifli zaman geçirilen biri değilseniz işgalci tutumunuz sizi antipatik maganda konumuna sokar, keyifli zaman geçirilen biriyseniz ancak girişken bir tip değilseniz kendinizi hoop friendzone'da bulursunuz. bu girişken-işgalci tip mevzusu kendini kıskanç sansa da düpedüz hödük olan lavukların bile rağbet görmesini açıklamaktadır. erkeklerimiz kendilerini sürekli alfalık mecburiyetinde hissederken kadınlar da genellikle "işgal edilen" tip olma konumunda görürler. bazısı bundan keyif alır, bazısı bundan nefret eder ama yine de bunu yapar; toplum içimize işlemiştir.

    arkadaşlıkta da bazısı kendindeki eksikleri kapatmak istercesine başkasına yardımcı olmaya çalışır. bu arkadaşlarımız da sömürülmeye mahkumdurlar. zaafları anlaşılır ve kolayca kullanılır, hem de bunu kullanan kişiler de çoğunlukla isteyerek yapmamaktadır.

    falan filan.