• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.00)
düşman - zeki ökten
"ismail" (aytaç arman) belli bir işi olmayan ve ailesinin karnını doyurmak için her işte çalışan yoksul bir kenar mahâllelidir. gelişen modern emperyalizmle birlikte ismail gibi istemeye istemeye, korka korka para kazananların yanında ismail'in karısı gibi bu duruma kananlar da vardır. işte bu mahallede sömürü kaynaklı yanlışların, ahlaksızlıkların görmezden gelinmesinin bu yanlışları bir virüs gibi nasıl herkese bulaştırdığı yılmaz güney'in bakışıyla, ökten'in yansıtışıyla anlatılmıştır.


  1. maalesef pek bilinmeyen bir film. hoş, benim de yakın zamanda haberim oldu ama benim gibi eski filmleri kurcalayan kaç tane adam vardır, varsa bile bunlardan kaç tanesi denk gelir, bilinmez. pek umutlu da değilim doğrusu. bay dı vey, kendime değer atfetmiyor, ooo çok entel adamım demiyorum. diyorsam senin gibi olayım sayın sözlükçü. neyse ne diyorduk?

    niye bilinmiyor, ona kafayı taktım ben. oyuncu kadrosuna baksan, aytaç arman var, macit koper var, güngör bayrak var, her ne kadar kısa rolleri olsa da şevket altuğ ve kamil sönmez var.

    yönetmen zeki ökten. müzikler arif sağ'ın elinden çıkma. nihat behram da katkıda bulunmuş projeye. en önemlisi senaryo yazarı yılmaz güney. yetmez mi? dahası var.

    berlin film festivalinde jüri özel ödülü ve en iyi senaryo ödülü var. sonracığıma, antalya film festivalinde en iyi erkek oyuncu, en iyi kadın oyuncu ve en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülleri var.

    ama bu filmin bilinirliği envai çeşit saçma sapan filmden çok daha düşük. sonra da bizi neden avrupa birliğine almıyorlar... almazlar tabi.

    tabii sen diyebilirsin ki, etiketçi bir adamsın, sırf ödül aldı diye iyi film diyorsun. kalbini kırarım, fularımı takar, yorumumu da yaparım. neyse, sululuğu bir kenara bırakayım.

    --- hafif spoiler şeysi ---

    film genel olarak çok iyi. italyan yeni-gerçekçiliğine aşina olanlar filmleri izlerken giderek büzülmenin, acı çekmenin, kamyon çarpmış etkisi yaşamanın ne olduğunu iyi bilirler. filmi izlerseniz bunları bolca yaşayacaksınız. sizi temin edebilirim. yeni-gerçekçi sinemaseverler olarak hepimizin mazoşist olduğu sonucunu çıkaran olursa da kafa göz dalarım. evet.

    "hoşt! yeme zehirli o!"

    ne diyorduk? filmi izlerken çokça ezilip büzüleceksiniz. filmin başarısı burada yatıyor zaten. eğer film sana ismail gibi hissettiriyorsa, filmi izlerken bir an düşünüp "damı da onarmak lazım" diyorsan o film başarılıdır. zaten filmin yaratmak istediği etki budur. bir film senin suratına ne kadar seri vurabiliyorsa, ne kadar hızlıca bazı şeyleri fark etmeni sağlıyorsa o film başarılıdır. ve inanın fularlı dostlarım, bu film bir rocky balboa edasıyla sağlı sollu girişiyor. tabi bunu inceden inceye yapıyorsa iyi film oluyor, "kör kör parmağım gözüne" deyu yaparsa mahsun kırmızıgül filmi oluyor. evet.

    "artık hiç acıkmayacak."

    eksileri de var elbet. almanya'dan horoz almak için gelen adamın sahneleri gereğinden fazla uzun tutulmuştu. o kadarına gerek yoktu. yunanistan'a göç eden çanakkale asıllı rum amcamızın hikayesini, oyunculuğunu ve dahi sahnenin tümünü her ne kadar çok beğensem de yukarıda bahsettiğim mesaj verme kaygısı dahilinde çekilmiş bir sahneydi.

    sözün özü, hem sefalet, hem de ahlak yozlaşması üzerine güzel bir film. izleyin, izlettirin.

    "suçlu biziz. değil mi biz her şeye bir sinema seyircisi gibi baktık. her şeye, her kötülüğe, yolsuzluğa, ahlaksızlığa. bizim dışımızda, bize bulaşmayacakmış gibi baktık. suçlu biziz. oysa her şey bizimle o kadar ilgiliydi ki. bir yerde bulaşıcı bir hastalık varsa o herkesi ilgilendirir. bulaşıcı çünkü. biz ne yaptık? hep uzak durduk. dur diyemedik. ne oluyor diyemedik. her şeyi kendi haline bıraktık. feyyat'ın karısı evin önüne süpürge koyduğunda, bir işaret koyduğunda bunu feyyat'la karısı kızı arasında bir mesele olarak gördük. her boku yediler. biz seyirci kaldık. süpürgeyi sadece kocasını küçültmek için, aşağılamak için söz konusu yaptık. oysa süpürge hepimize meydan okumaydı. süpürge ahlaksızlığın, kahpeliğin, hepimize, bütün namuslu insanlara meydan okumasıydı. ama anlayamadık. aklımıza gelmedi ki bu mikrop bir gün hepimizi boğazlayacak. anlayamadık ki. bu namussuzluk karşısında gösterdiğimiz suskunluk başımızı yiyecek. anlayamadık."

    --- hafif spoiler şeysi ---

    son olarak, aytaç arman'ın ellerinden öperim. saygılar.
  2. her ne kadar zeki ökten tarafından yönetilmiş olsa da film yılmaz güney sinemasının önemli filmlerinden birisi olarak bilinir. yılmaz güney'in meseleye sınıfsal bakmaya başladığını ve hayatın, perdeye sosyalist bir yorumla aktarılması gerektiğine olan inancını bu filmde net olarak görürüz. ayrıca http://youreads.net/yorum/73589