• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.55)
faa yeung nin wa - wong kar-wai
1962 yılının hong kong'u... yerel bir gazetenin yazı işleri müdürü olan chau ve eşi, şangaylıların yaşadığı bir apartmana taşınırlar. chau, taşınma gününde burada yeni kapı komşusu li-chun ile tanışır. her ikisinin de eşlerinin yardımı olmaksızın eşya taşıyor olmaları ilginç bir tesadüftür. li-chun ve chau, eşlerinin işte oldukları zamanı birlikte geçirmeye ve gitgide daha iyi arkadaş olmaya başlarlar. neden sonra anlarlar ki, aslında ikisinin eşleri arasında bir ilişki vardır ve aldatılmaktadırlar. durumu keşfetmek, onları aşk hayatlarını yeniden gözden geçirmeye ve birbirlerinden destek almaya itecektir.


  1. kar wai wong'un türkçe'ye "aşk zamanı" adıyla çevrilen enfes filmi. katıldığı neredeyse her festivalden ödülle dönen 2000 yapımı bu film hakkında yapılabilecek onca yorum, söylenebilecek onca söz olmasına rağmen, kanımca hepsinin varacağı tek bir ortak sözcük var: estetik. müzikleriyle, wong'un ağır çekim sahneleriyle, renkleri, ışık ve kadraj kullanımıyla, birbirinden şık elbiseleriyle, hong kong'un o karanlık atmosferiyle, kısacası her yönüyle estetik bir film.

    uzakdoğu sinemasını sevmek için tek başına yetebilecek bir yapım.
  2. ayri bir filmin konusu olabilecek kadar guzel muziklere sahip 2000 yapimi unutulmaz bir wong kar wai filmi.
    En sevilen soundtrack'i icin

    Tik
  3. izlenebilecek en güzel aşk filmlerinden.
  4. insanı solundan vuran wong kar wai filmi.

    !---- spoiler ----!

    aldatılışın notalarıyla aşkın eşsiz müziğini besteleyen bir author... onlar gibi olmamak için kendini feda eden iki insan... bir film düşünün ki kırmızı deyince aklınıza imkansız geliyor. ve insan gerçekten sevdiğinde her cümle basitleşir. insan gerçekten sevdiğinde dili susar, bakışları bağırır.

    !---- spoiler ----!
  5. in the mood for love, bir aşk filmi olarak çarpıyor ilk başta gözümüze. 60ların hong kong'unda geçen bu filme bir wong kar wai şaheseri desek yanlış olmaz. çünkü film adeta şiir niteliğinde akıyor. müzik eşliğinde giren slow motionlar, dönemi yansıtan kıyafetler ve kusursuza yakın çekim teknikleriyle "her sahnesi bir fotoğraf karesi gibi" klişesini bizlere yaşatıyor.

    film ilk bakışta göründüğünün aksine; aldatmak, toplum baskısı, evlilik, bekarlık ve özgürlük konularını gerek imgeler gerek karakterler veya sahneler yardımıyla irdeliyor, eleştiriyor.

    iki karı kocanın yan dairelere taşınmasıyla başlıyor film. ilk sahnesinden itibaren filmin kendi içinde kurduğu ahlak sistemine tanık oluyoruz. eşlerini aldatan bay chan ve bayan chow'un yüzlerini görmüyoruz. geneleve giden, kumarda para kaybeden ming'in kendini kurtarmak ve borç istemek için söylediği söz "yüzümü kurtarmak istiyorum" oluyor. yönetmen aldatmak, kumar, ahlaksızlık gibi salt kötü olayları yüzsüzlük, yüz kızartıcı olay olarak niteliyor.

    taşınma sahnesinde dahi ileriye göndermeler, imgeler mevcut. iki daire arasında eşyaların sürekli karışması; çanta ve kravatlardan aldatıldıklarını anlayan bayan chan ve bay chow'a, nasıl aldatıldıkları konusunda prova yaparken gerçekleşen "ayakkabıların yer değiştirmesi sahneleri"ne-bayan chow'un ayakkabısını bayan chan'in giymesi gibi- gönderme niteliğinde.

    zamanla eşlerinin kendilerini aldattıklarını öğrenen ikili bununla nasıl yüzleşecekleri, eşlerine nasıl soracakları konusunda alıştırma yapmaya başlıyorlar. burada da wong'un ilişkiler üzerindeki eleştirilerini görüyoruz. restaurant'a oturduklarında eşlerinin neler yiyeceklerini kendileri söylüyor, canlandırmalarında "benim karım/kocam böyle davranmazdı" türünden eşlerini tanıdıklarını belirten tepkiler veriyorlar. başka bir sahnede de "bekarken her şeyi yapmak güzeldir, evliyken tek kişinin mutlu olması yetmez." repliği göze çarpıyor. bizse burada "evlilik böyle sadece sorumluluk verici, sıkıcı ve kısıtlayıcı bir kurum mu?" ya da "böyle olan evliliklerin sonu aldatmaya, ayrılığa mı dayanır?" sorularını soruyoruz kendimize. bay chowsa en başta başlamaya üşendiği savaş öykülerini aldatıldıktan sonra yazmaya başlıyor. hatta ilk bölmünü bir anda bitiriyor ki bayan chan'i da yanında yardıma istiyor. o sırada da birbirlerine olan duyguları yoğunlaşıyor. bay chow'un birlikte olduğu kadınlayken hedeflerini, hobilerin i yapmaması şimdiye buna başlayıp birlikte yapmak istemesi eş seçimine vurgu yapıyor olabilir. ama birbirlerine olan duyguları zamanla yoğunlaşan bu ikilinin birbirine varamayışı ve bu sırrın bir boşluğa fısıldanmasıyla bitiyor film.

    açık bir şekilde filmde aldatıldıkları ve birbirlerine olan hisleri görüldüğü halde "baskı" yüzünden varamıyorlar birbirlerine. sürekli basık, kapalı mekanlarda merdivenlerde ya da yağmurlu, bunaltıcı, boğuk havalarda karşılaşmaları toplum baskısını imgeliyor. sürekli başka bir kadınla yemeğe çıkan, görüşen bayan chan'in patronunun bayan chan'e erkekten gelen telefona sert tepki vermesi, dışardan gelen misafirlerden odada saklanmak zorunda kalmaları ve kadınların-özellikle de bayan chan'in- boynunu kapatan elbiseler giymesi bunu destekler nitelikle.

    ayrıca sürekli kadraja giren saat de göze çarpıyor. her seferinde başka bir zamanı gösteren saat, anın akıcılığının olayların gelip geçiciliğinin sembollüğünü üstleniyor. çünkü filmde zaman kavramını belirgin şekilde görmüyoruz. bayan chan sinemaya gideceğini, gittiğini söylüyor. patron akşam yemeğine gideceğini söylüyor ya da bir anda doğum günü oluyor olaylar ansızın ve hızlı gerçekleşiyor. bu yönden zaman gereksiz, hızlı ve durdurulamaz olarak gösteriliyor ve önemli olanın o değil olaylar olduğu söyleniyor.

    wong kar wai üzerinde durduğu konuları son derece güzel eleştiriyor. kurduğu kapalı anlatımla defalarca izlenebilecek bir film ortaya çıkarıyor.
    kup