go




  1. Çin kökenli ancak artık tüm uzakdoğunun olmuş bir strateji oyunu.
    karelere bölünmüş oyun tahtasının kesişim çizgilerine karşılıklı olarak siyah ve beyaz taşlar koyarak oynanır. amaç daha fazla bölgeyi kontrol altına tutmak, bunu kolaylaştırmak için de rakibin bir taşının veya bir taş grubunun 4 tarafını çevirerek esir almaktır.

    felsefik yönünün güçlü olduğu söyleniyor ancak henüz aydınlanamadım bu konuda. ancak meditasyona yardımcı olduğunu söyleyebilirim. ancak bunun özellikle türk düşüncesi olan "ne olursa olsun kazanmak"tan uzaklaşmak gerekiyor.

    bir efsaneye göre japonların pearl harbour saldırısı go 'nun "yalnız olana saldır" stratejisinden gelmekteymiş.

    Türkiyede de çok ciddi dernekleri kulüpleri var ve turnuvalar da düzenleniyor.

    öğrenmenin en kolay yöntemi bol bol yenilmekmiş. ben de şimdi her gün birkaç kez yeniliyorum. ama her gün daha iyi yeniliyorum.^:ya ya evet tabi :)^
    bilgisayar üzerinden - en azından öğrenmek için- oynamak için bu siteye bakabilirsiniz: go oyna

    *bu sitede oynarsanız ve denk gelirsek her daim 0 (yazıyla sıfır) puanda olan deanmoriarty benim. birlikte bata çıka öğrenebiliriz ^:swh^
  2. zaman ve sabir gerektiren uzakdoğu strateji oyunu. bir çok kişinin şibumi kıtabı ile haberi olduğunu düşünüyorum. anime seviyorsanız hikaru no go ile oyun hakkında daha iyi bilgi sahibi olabilirsiniz.

    temel kurallar için interaktif şu site çok faydalı olacaktır. http://playgo.to/iwtg/en/

    ayrıca kgs go sayfasından client indirilerek geniş bir oyuncu kitlesine ulaşabilirsiniz. go ile ilgili en güzel taraf neredeyse karşılaştığım tüm insanlar bu oyuna gönülden bağlı, yardımsever ve alçakgönüllü insanlar. Oyun sonunda oyunu gözden geçirmek isterseniz size saatlerce sıkılmadan anlatan kişileri görürseniz şaşırmayın.

    ayrıca İzmirde oturuyorsanız, etkinliklerle sizlere go oynamayı öğretecek insalar var. Takip edebildiğim kadarıyla hala aktifler. http://www.goizm.org/
  3. dünyanın taninmiş go oyuncularında güney koreli lee sedol, en son maçını kaybetti, hem de googleın geliştirdiği alphago makinesine. pek de kıyasıya geçmeyen oyun 4-1 makinenin kazanmasıyla sonuçlandı. sedol bu yenilgiyle 1 milyon dolarlık ödülü kaçırdı.

    böylece go oyunu da giderek uzayan ‘bilgisayarların insanlardan daha iyi oynadığı oyunlar’ listesine eklendi.

    alphago beyinden ilham alinmiş, sinir ağı diye adlandırılan bir yapıya sahip. önce makine 30 milyon farklı go pozisyonunu insanların oynadığı oyundan öğrenmiş, daha sonra kendi tekrar tekrar oynayarak geliştirmiş.
  4. ya bir ara aşırı meraklıydım, kitaplarını falan aldım internetten problemlerini çözmeye çalışıyorum, oyunu öğreniyorum falan.. ama oynayacak kendimi geliştireceğim hiçkimse yok. sonra internetten odtülü bir arkadaş buldum dedim sizde go klübü var mı, dedi var.. beni bi ulaştırsana dedim kimle görüşmem gerektiğinden tut gerizekalıya anlatır gibi yol tarifine kadar her şeyimle ilgilendi sağolsun neyse gittim klübe böyle böyle bizim okulda go yok meraklıyım öğretin bana diye, bir iki gidip geldim ama insanlar çok soğuk.. kimsenin muhabbeti yok falan ya da ben onlarla ortak bi bölümde olmadığım için falan ki normalde çok rahat her şeyden de muhabbet edebilen bir insanım ama ortam beni gerdi bayağı.. bir de saatleriuymuyordu ben gece çıkıyorum okuldan, bir süre sonra gidemedim.. hala içimde uktedir kendi yarı biliyo halimle bir arkadaşıma öğrettim bir iki kere onla oynadık ortadünyada ama öyle de tat vermedi o oynayamıyor ben çok bilmiyorum.. içimde kaldı, oynama imkanı bulanlar çok şanslılar valla.
  5. satrancın yanında go nedir ki?
    başka bir tabir kullanacaktım, sabrettim. lütfen!

    satranç tengridir tengri.
  6. kurallarını doğru dürüst bilen bilale anlatır gibi anlatmak isteyen insanlarla tanışıp oynamak istediğim oyun . evet sibumiyle tanıdım ve neden bu kadar önem atfediliyor ve hayatın sırrı ondaymis gibi yapılıyor öğrenmek istiyorum.
    hana