1. "Kimsenin ağzına bakmadan, yalnızca hava ve mevsim koşullarına bağımlı, önlerinde bir hedef, başları üstünde bir dam olmaksızın, her türlü servete sırt çevirmiş ve tüm rastlantılara kapıları açık, çocuksuluk ve gözüpeklik taşıyan yoksul ve güçlü yaşamlarını sürdüren yersiz yurtsuzlar, cennetten kovulmuş Âdem’in oğullarıdır, kimseye zararı dokunmayan hayvanlarla kardeştirler. Her saat başı Tanrının kendilerine sunduğu şeyler; güneşi, yağmuru, sisi, karı, sıcağı ve soğuğu, rahatı ve sıkıntıyı onun elinde şükranla alıp kabullenirler. Onlar için ne zaman, ne tarih, ne hırs söz konusudur, ne de başlarını sokacak bir evi olanların öylesine inanıp taptıkları gelişim ve “ilerleme” denen putu tanırlar. Yersiz yurtsuz göçebe biri kaba ya da ürkek biri olabilir, ama her zaman bir çocuk kalbi taşır sinesinde, her zaman dünyanın yaratıldığı ilk günde, her türlü tarihin öncesinde yaşar, her zaman yalın bir nitelik taşıyan az sayıda içgüdünün kılavuzluğunda sürdürür yaşamını. Hayatın tümüyle ne çok kırılgan ve geçici olduğuna ve tüm canlıların kendilerindeki o birazcık sıcak kanı dünyanın buzsu mekânları içinden nasıl bir sefalet ve korkuyla taşıyıp götürdüklerine varlığının derinliklerinde aşinadır. Ya da göçebe biri sadece çocuksu ve açgözlü bir davranışla zavallı midesinin buyruklarını yerine getirir. Her iki durumda da, ondan nefret eden, onu horlayan ve ondan korkan mal mülk sahiplerinin ve yerleşik düzende yaşayanların karşısında yer alır, onların azılı düşmanıdır; çünkü söz konusu kişiler tüm varoluşun geçiciliğinin, tüm yaşamın sürekli sararıp soluşunun, çevremizdeki tüm evreni dolduran o buzsu soğukluğuyla amansız ölümün kendilerine anımsatılmasını istemezler."

    hermann hesse'nin ölümünden sonra bulunan yazıları içinde knulp 'la ilgili fragmanlardan biri.