1. .. diyeee düşünüyorum bir kaç zamandır. almak eylemi ansızın ve hazırlıksız oluyor kimi zaman. ve beyin hiç bir işlem yapmıyor, sadece ana odaklı. peki ya hediye vermek?

    hediye vermek aşamasında pek çok duyu devreye giriyor. düşünüyorsunuz, tartıyorsunuz, zaman kolluyorsunuz, şartlara bakıyorsunuz, iktisadi bir açılım yapıyorsunuz... pek çok şartın bir havuzda toplanması gerekiyor kısaca. bir de karşı kıyıya varma telaşı var elbet. varınca yüzde, ses tonunda ve kalpte yaratacağı dalgaları tahayyül etme.. onun getirdiği sevinç duygusu..

    hediye vermek hayatımın her anında her zaman daha kıymetli oldu benim için. hazırlamak, düşünmek, oradan oraya deli koşturmak kendimi tüm bu süreç içerisinde mutlu etti. maddi ağırlığından ziyade bir kaç şeyi bir araya getirmek daha doluca bir eylemdi benim açımdan. kimi zaman öyle absürt şeyler yaşadım, öyle kırıldım ki hediye sahiplerinin sayesinde.nasıl mı derseniz hemen bir örnek vereyim..

    geçmiş zamanların birinde hem okul hem de ev arkadaşımın doğum gününü kutlayacağım. ikimizde farklı şehirdeyiz. ben de yeni keşfettiğim online çikolata firmasından sipariş vermeyi düşünüyorum, naçizane bütçem elverdiğince. neyse her şeyi düşündüm, çalıştığı şubeye gönderdim. gerdi dönüşü ise; "neden şubeye gönderdin paketi?" şeklinde olmuştu. ilk tepki buydu evet.. o gün bir daha kimseye hediye vermemek adına söz vermiştim kendime ama tabi akan su durur mu; bende de durmuyor.. daha pek çok saçma sapan şekillerde heveslerime ket vuruldu ama hali hazırda insan sevindirmek güzel bir eylem.

    ben yine de bıkmadım. minik minik ama manalı hediyecikler almayı seviyorum. almak mı derseniz en sonuncusunu anımsamıyorum zaten işin orasında da olmadım hiç.
  2. çünkü kimse itiraf etmese de hediyeyi veren kişi olayın "gizli öznesi"
    mesut
  3. çünkü "veren el alan elden üstündür."