1. 9 aylık cbr 250 maceram sonrasında geçtiğim motor. cbr 250 den sonra motor sürebilmek için eğilmenin zorunlu olmadığını, dik oturarak da gayet iyi motor kullanılabildiğini öğrendim. en çok göze batan özellikler ise şöyle (2012 model):

    -gidonu cbr 250'ye göre çok hafif, en ufak harekette al sana kontra diyor.
    -sele kral koltuğu gibi
    -hafif olması sanki oyuncakmış hissi veriyor
    -bagaya 1 mont+1 sırtlık sığabiliyor
    -yol tutuşu ve ağırlık dengesi iyi (city grip etkisi de olabilir)
    -göstergeler çok şık (cbr 250 neydi öyle ya). yakıt göstergesinin şöyle bir huyu var ki, depo tam doluyken 100 km yaptıktan sonra gösterge 1 tık düşüyor, sonraki her 15 km için 1 tık daha düşüyor)
    -tam depo ile 200~210 km yapıyorum
    -amotisörler, ah o amotisörler... şehir içi bir facia. çok sert. tekerler zaten ufak, sert amotisörlerle beraber çukur ve tümsekler korkulu rüyam. cbr 250 ss olmasına rağmen çok daha yumuşak bir motordu (arka amotisörler 2. derecede iken bile)
    -şöyle kötü bir huyu var: yokuş aşağı kırmızı ışıkta durdunuz diyelim. yeşille beraber gaz vermediniz, rolantide saldınız aşağı doğru. oh ne güzel, peygamber vitesi (motor çalışıyor). ama tekrar gaz verene kadar güzel. ben artık gaz vereyim diyip gaz kolunu açarsanız (sakın yapmayın!!!) otomatik debriyaj sistemi arka tekeri kavrarken şöyle bir kilitleyiveriyor arka tekeri. artık o arka teker bi kilitlenip açıldığında neler oluyor siz düşünün. bunu önlemek için yokuş aşağı yollara girerken (köşe falan dönüp de yokuş aşağı giriyorsanız ya da yokuş aşağı yeşil ışıkta kalkıyorsanız) daha hızlanmadan azcık gaz verin ve motor erkenden kavramaya geçsin. eğer motor rolantideyken hızlandıysanız da durana kadar yavaşlayın, sonra gaz verin. (öbür türlü, vitesli makinada boş viteste 60 la giderken 1. vitese takmak gibi bir etki yapıyor)
    -kötü huy 2: makina pürüzsüz yol istiyor. şehirlerarası 80-90 km/s ile çok rahat. ama şehir içinde 40-50 km/s ile bile hoplayıp zıplamaya hazır olun. atın üzerindeki binicisini atmaya çalışması gibi bir muameleye maruz kaıyorum.
    -kötü huy 3: kötü huy demeyelim de, şimdi bunda ön cam namına bir şey yok. var gibi ama yok aslında. gidip kappa'nın en uzun değil bi alt uzunluktaki (18 cm civarı) camlarından taktım, rüzgar zayıfladı ancak çok kötü bir rüzgar sesi başladı. bir de motor yelken gibi sallanmaya başladı. kısaca uzun cam pek tavsiye etmiyorum.

    edit: daha sonraları fark ettiğim şey; bu motor kendini arzulatmıyor. evet çok kullanışlı, bırakmak istemiyorum, tipi fln çok hoş ama "canım sıkıldı, gideyim 2 dakka turlayım geleyim" dedirtmiyor. cbr250 ile gezmek dolaşmak için fırsat kollardım.