• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.00)
Yazar hilmi yavuz
hüzün ve ben - hilmi yavuz
hüzün ve ben, budalalığın keşfi ’yle başlayan hilmi yavuz denemeleri serisinin ikinci kitabı.

yazarın çocukluk ve ilk gençlik hatıralarını, türk edebiyatının son elli yılından gazete ve dergi deneyimlerini içeren; yer yer geçmiş ramazanları, uçurtma, lokum, pastane, telefon günlerini anlatan yavuz öz yaşamından çokça izler taşıyan denemeler bunlar…

çoğu zaman lirik ve şiirsel, hilmi yavuz’un güzel hüznüyle bezeli ama sadece anılara ve duygulara değil analize de esaslı kapılar açan denemeler hüzün ve ben’de bir araya getirildi.

“hilmi yavuz, denemelerinde ne sadece güzel söz söyleme ustasıdır ne de okurunu bir yığın kuru bilgiyle baş başa bırakır. tartışır, kavgalara tutuşur, aydınlatır, tezler öne sürer ve okurunu yükseltir. onun deneme yazarlığının bir ayrıcalığı da başkalarının bir kitapta anlatabildiği bir ‘mesele’yi, kısacık bir metnin sınırları içinde çözebilmesidir.” (ali çolak)


  1. hilmi yavuz'un okuduğum ilk kitabı, indirimli ve imzalı bir şekilde internette görünce hemen satın almıştım. bir çırpıda okuyup bitirilebilecek, deneme ve hatıra karışımı bir kitaptır.

    !---- spoiler ----!

    kitap okumak, bir alışkanlık işi olmaktan çok, bir yetenek işidir bence. bu yetenek, ilkokulda ortaya çıkar, ortaokulda gelişir, lisede ise yapılacak iş bu yeteneğe yön vermektir. okuma yeteneği olmayan birini, okumaya yönlendirmek için ne yaparsanız yapınız, bir yararı olmaz. tıpkı resim yapmak gibidir okumak. bu yüzden de başlangıçta okumanın çocuğa şu ya da bu tür kitap vermekle bir ilişkisi yoktur. çokları resimli çocuk romanlarının zararlı olduğunu savunurlar. ben o kanıda değilim. yineleyelim: önemli olan, çocuğun okumaya yetenekli olup olmadığıdır. yeteneği varsa, o zaman belirli bir yaştan sonra, örneğin ortaokulun sonuda ya da lisede bu yeteneğin yönlendirilmesi önem kazanır. lise eğitimi, özellikle edebiyat ve felsefe dersleri bağlamında, yetenekli ama rastgele okuyan genç okuru, seçkin bir yetişkin okur kılabilecek biçimde düzenlenirse sorun çözülmüş olur. yasakçı ve buyurgan tavır, okuma yeteneğinin amanvermez düşmanıdır.

    şimdi bunları söylüyorum ya, belki de yetenek değil, çevredir insanı okumaya götüren. hayalgücünü besleyen gölgeler, mangalın sıcaklığıdır kitapla birlikte hülyalı çocukların içini ısıtan. evde yüksek sesle şiir okuyan babadır; sessiz ve gizemli ev içleri, arka bahçelerdir.

    iyi okurlar, belki de yalnız çocukların arasından çıkıyor. kimbilir? ^:sayfa 62-63^

    !---- spoiler ----!