1. var olan şeyleri insan zihnine bağlayan akım. evrendeki her şeyin hayal olduğunu tümünü zihnimizde yarattığımızı savunur. "idea" kavramından türemiştir. platon'a göre idea farklı bi dünya iken, aristotales'e göre idealar farklı bir dünya değil mevcuttaki somut varlıkların özüdür. varlıklar form kazanmış maddelerdir. insanın da bedeni madde formu ruhudur.

    bir başka idealist farabi ise aristotales'in idea görüşünü islama uyarlamıştır. iki çeşit varlık vardır; mümkünül vücut ve vacibul vücut. (mümkün ve zorunlu varlık) zorunlu varlıklar evrendeki her şeydir, kendi başlarına var olamazlar bir başka kudrete ihtiayç duyarlar. mümkün varlıklar ise varoluşlarını tanrıdan alan varlıklardır. tanrı var olmak içni başkasına ihtiyaç duymayan zorunlu varlıktır. tek ve gerçektir, saf sevgi ve iyiliktir.

    hegel ise geist diye bir kavram orataya atar. ruh, ide ile aynı anlamda kullanır. geist değişken bir manevi varlıktır, durağan değildir farklılaşır. dünyada var olan her şey bu değişimin ürünüdür. bu değişim ve gelişimin amacı ise mutlak ruhun(geist) kendini gerçekleştirmesidir. her şeyin temelinde diyalektik vardır. (tez-antitez-sentez) buna göre doğa, kültür vs her şey karşıtların çatışması ve birleşmesi sonucunda meydana gelirler. tez antitez çatışması akabinde sentez oluşur. sonra sentez tekrar tez'e dönüşür antiteziyle çatışır tekrar sentez olur şeklinde ilerler. mutlak ruh da ilk başta kendisindedir, gücünü gerçekleştirememiştir, tez halindedir. kendini doğada gerçekleştirir ve antitezini oluşturur. dolayısıyla doğa ve evren farklılaşmış, değişim ve gelişime uğramış mutlak ruhtur. bunun sonucunda oluşan kültür dünyası ise sentezdir.
    abi
  2. insana dair algıların ve duyuların yetersizliğine dikkat çekerek, evreni ve evrendeki her şeyi bir üst-akıl, bir öte düşünce olgusuna bağlayan felsefî öğretidir. biraz açacak olursak; ideacı yaklaşım, insan bilincinin öznel olduğunu savunmaktadır. bu yüzden, nesnel gerçekliğin, insanın duyuları ile algılayabileceği bir bilinçten bağımsız ve bu bilincin ötesinde olabileceğini, hatta asıl gerçekliğin bu olduğunu belirtmektedir.

    ideacılık, düşünceye ve öte düşünceye vurgu yapması açısından felsefenin temel taşlarından biridir. (bkz: idea)

    idealizmin temelleri platon'un idealar kuramında atılmıştır. platon'a göre, nesnel gerçeğe düşünce ile ulaşılabilir. bu sebeple, nesnel gerçekliğe ulaşabilecek olanlar profesyonel düşünce insanları, yani filozoflar, felsefecilerdir.

    david hume ise ideacı yaklaşımını şu sözlerle somutlaştırmıştır: "dünyayı duyumlarım aracılığıyla okurum ve yorumlarım. bu nedenle, varolduğunu bildiğim tek şey benim duyu izlenimlerimdir. örneğin; bu elmanın varolduğunu söyleyebilir miyim? hayır, kesin olarak söyleyemem. tüm söyleyebileceğim, onu gördüğüm, hissettiğim, kokladığım, tattığımdır. bu bakımdan, gerçekte bir maddî dünyanın var olduğunu hiçbir surette söyleyemem."

    materyalizm^:maddecilik^ ile doğrudan zıt bir görüştür. belki gerçeküstücü yaklaşıma yakın olduğu savunulabilir, ama sürrealist akımın misyonu da düşünceden daha çok insanın hayâl gücü olgusunu vurgulaması ve oradan beslenmesidir. (bkz: sürrealizm)

    felsefede, gerçekçilik ile karşıt olduğu ifade edilmektedir. ama, ben idealizm ile realizmin birbirine çok zıt görüşler olduğunu düşünmüyorum. anlaşamadıkları nokta, realizmin hem bilinci hem de bilinç ötesini kabul etmesi, idealizminse sadece bilinç ötesini kabul etmesidir. realizm, idealizmin daha olgunlaşmış bir biçimidir bence, tıpkı romantizm gibi. insanın sahip olduğu bilginin hem nesnel hem de öznel olabileceğine vurgu yapıyor. (bkz: realizm)