1. hakkında uzunca bir liste yapmanın şart olduğu filmler. liste olduğu için ayrıntılı bir inceleme olmayacak. ayrıntılı inceleme yaptığım bir kaç film var, onları da ilgili başlıkların altında yazmıştım.

    not: mümkün mertebe holivuddan uzak durmaya çalışacağım. yani bu listede bir schindler'ın listesi, bir rüzgarla konuşanlar göremeyeceksiniz. hem kayda değer filmler değil çoğu, hem de onları eklersem liste uzar gider.

    ha bir de o ülke bu ülke diye kategorize etmeyeceğim. rastgele yazacağım yani. başlayalım o halde.

    -------------------işte sıralı tam liste-------------

    (bkz: der untergang) --- favori filmim. neyini methedeyim bilemiyorum; her yönüyle ayrı güzeldir.

    (bkz: stalingrad) ---- stalingrad cephesine bir de almanların gözünden bakmak gerek.

    (bkz: das boot) ---- uzun sürüyor, hatta çoğu zaman tek mekan filmi gibi geçiyor ama asla baymıyor.

    (bkz: unsere mütter unsere vater) --- bu 3 bölümlük bir mini-dizi. 5 arkadaşın gözünden ikinci dünya savaşı. çok güzel çok.

    (bkz: cross of iron) --- savaşa almanların gözünden bakan bir holivud filmi. ilginç olan şudur ki; filmdeki 1-2 alman dışında bütün almanlar neredeyse "tamamen" iyidir. izlenmeli. son sahnesi insanı kötü eder.

    (bkz: talvisota) ---- rus - fin savaşını yani "kış savaşı"nı anlatır. hala bile beğenip beğenmediğime karar veremedim, öyle de garip bir filmdir. ama izlemek gerek.

    (bkz: a zori zdes tikhie) ----- bir grup kadın rus askeri anlatan bir film. mükemmeldir.

    (bkz: ningen no joken) ----- 3 filmlik bir seri. bir japonun sırf hümanist olduğu için anasının ağlayışını anlatmakta. (çok dehşet tahlil yaparım. çok.)

    (bkz: solntse) --- japon imparatoru hirohito'nun savaş bitmeden önceki son zamanlarını anlatan film. normalde sevmem uzaklara bakmalı sanat filmlerini ama bu film gayet güzel. "yarı-tanrı hirohito da senin benim gibi insanmış lan şoktayım!" dedirtir insana. ha bunu dedikten sonra akıbetiniz ne olur bilemem.

    (bkz: voskhozhdeniye) ---- başlığa gir orada uzun uzun yazdık niye beğendiğimizi. efor sarfettirme bana lütfen. hastayım zaten.

    (bkz: ballada o soldate) ---- bunun da başlığına girebilirsin. orada da yazdık ettik.

    (bkz: triumph des willens) --- bunun ikinci dünya savaşı ile bir alakası yok. aslına bakarsan film bile değil. bir belgesel. ama hitler dönemi almanyasını merak edenler muhakkak izlemeli. hatta etmeyen de izlesin, belki merak etmeye başlar. evet.

    (bkz: tora tora tora) ---- pearl harbour baskınını hem japonların, hem amerikanların gözünden inceleyen bir film.

    (bkz: letters from iwo jima) ---- holivud yapımı olmasına rağmen tarafsızlık oranı yüksektir. izlenebilir. konu ise malatya kalesinin battal gazi tarafından zaptedilmesidir. eheh şaka şaka. iwo jima muharebesini anlatır, filmin adından da belli olduğu üzere.

    (bkz: katyn) ---- rusların öldürdüğü polonyalılara dikkat çeken bir film, adından da belli olduğu gibi katyn katliamını anlatır.

    (bkz: l'armee des ombres) --- bir fransız partizan örgütlenmesini konu alır. çok akıcıdır, nasıl bitti anlayamazsınız.

    (bkz: the thin red line) --- güzel bir savaş karşıtı film.

    (bkz: the bridge on river kwai) --- izlemeyen yoktur neredeyse.

    (bkz: the pianist) --- sevdiğim ender holokost filmlerinden.

    (bkz: la vita e bella) --- zaten sevdiğim diğer holokost filmi de bu. başka sevmem. bunu izlemeyeni de dövüyorlarmış.

    (bkz: brestkaya krepost) ---- brest kalesi savunmasını konu alıyor. rus sinemasının güzel örneklerinden biri.

    (bkz: boys from brazil) ---- josef mengele adlı psikopat bir alman subayını anlatan ilginç film. her ne kadar ikinci dünya savaşı esnasında geçmese de, dolaylı olarak ikinci dünya savaşı filmidir.

    (bkz: letyat zhuravli) ---- ikinci dünya savaşı esnasında geçen bir aşk hikayesi. (sovyet sinemasına zaafım varsa ne yapabilirim)

    (bkz: all quiet on the western front) --- biliyorum birinci dünya savaşı filmi ama olsun. çok güzel lan.

    (bkz: die falscher) ---- hayatın sırrını verebilecek bir film değil ama çok ilginç bir konusu var ve son derece sürükleyici.

    (bkz: saving private ryan) --- çatışma sahneleri falan kaliteli, izlemek isteyen olur diye yazıyorum. yoksa pek kayda değer bir film değil. hatta hiç değil. şıpilbörgten nefret ediyorum.

    (bkz: obyknovennyy fashizm) ---- içselleştirilmiş faşizm üzerine güzel bir "belgesel".

    (bkz: roma, citta aperta) ---- roberto rossellini diyorum, neo-realizm diyorum, izle diyorum.

    (bkz: die blechtrommel) ---- bi bunun başrolünde oynayan çocuğu sevemedim, bi de `idi i smotri`'deki çocuğu. ama film güzel. (ayrıca idi i smotri'yi buraya yazmayacağım. sikseler yazmam. yazdıramazsınız!! arghh..kalbim..)

    (bkz: underground) --- 1940 yugoslavyasında geçen güzel bir film. yönetmen emir kusturica.

    (bkz: mephisto) --- ben bu kadar iyi bir isim seçimi daha görmedim bir filmde. gerçekten de ruhunu şeytana satan bir adam ve film boyunca yaşadığı iç çatışmalar anlatılıyor.

    (bkz: semnadtsat mgnoveniy vesny) ---- bu da rus yapımı kısa bir dizi, ama türkçe altyazısını bulmak namümkün. ingilizce altyazısı mevcut ama maalesef ingilizce bilmiyorum. bilen varsa izlesin; hayrına da çeviriversin. çünkü dizi hakkında çok güzel yorumlar var. izlemeyi çok istiyorum.

    (bkz: hell in the pacific) ---- çooook uzun zamanca önce cnbc-e'nin ustalara saygı kuşağında izlemiştim bu filmi. bir adaya düşen bir japon ve bir amerikan rütbeliyi konu alıyor (ikisi de generaldi yanılmıyorsam). mükemmel bir filmdir.

    (bkz: paisan) ----- yine neo-realizm, yine rossellini. yine bir şaheser.

    (bkz: ivanovo detstvo) --- hahahah azizim! tarkovsky hahahah, tam bir sanat eseri hahahah! (haha=entel gülüşü)

    bunu yazmazsam döverler diye düşündüm. izlediğimden veya sevdiğimden değil yani. yarım saat falan izlemeye çalışmış ve hiçbir şey anlayamamıştım. salak sanmıştım kendimi hatta. entelliğine güvenen izlesin. ben izlemem ama.

    (bkz: a bridge too far) ---- başlığa alalım sizi.

    (bkz: the longest day) ---- normandiya çıkarması'nı konu alan bir film. tarafsızdır. rommel'i görmek bile insanı mutlu eder.

    (bkz: the eagle has landed) ---- güzel bir konu, ama kısmen piç edilmiş bir film maalesef. film, vinstın çörçil'i kaçırmak/öldürmek üzere ingiltereye giden bir grup alman komandosunu anlatır. filmde bir eksiklik var ama tanımlayamıyorum; bir saat daha uzun olsa şu an efsane filmlerden biri olabilirdi. giriş ağır, ama gelişme ve sonuç çok hızlı işleniyor. `michael caine` yarım yarım yardırmıştır yine. bir de filmi ingilizce çektiniz, ona amenna, ama michael caine almanlar ile konuşurken neden kusursuz bir ingiliz aksanıyla konuşuyor? ingilizler ile düzgün konuşursa anlarım, çok çakal adam, `acan bu acan` derim ama kendi mahallesinde neden bu resmiyet hı? ha bir de unutmadan, plase: `robert duvall`

    (bkz: judgement at nuremberg) ------ şimdi ben "sırf `maximilian schell` için izlenir" diyeceğim, sen de "yavşak mıdır nedir, kaç filmde 'sırf x için bile izlenir demiş' diyeceksin. ama inan o iş öyle değil lan. hem izleyebileceğin en iyi mahkeme filmlerinden, hem de max abi cidden dehşet oynamış.

    (bkz: libertarias) --------- aslında altta yazacağım bir diğer film gibi bu film de ikinci dünya savaşı filmi değil, ancak ona çok yakın bir tarihteki ve ikinci dünya savaşını etkileyen sonuçları olan ispanya iç savaşı ile alakalı. cephedeki bir grup kadın anarşistin gözünden ispanya iç savaşını inceler. bu filmin bende ayrı bir yeri vardır, zira sinemada izlediğim ilk filmdir. 2002-2003 gibi (tam hatırlamıyorum) diyarbakır film festivalinde gösterilmişti, o vakit izlemiştim. o zaman pek bir şey anladığım söylenemezdi ama geçenlerde tekrar izledikten sonra gayet iyi bir film olduğuna kanaat getirdim. evet, sizleri çocukluğuma da götürdüğüme göre yazıyı sonlandırabilirim. ayrıca a zori zdes tikhie ile aynı gün izlenmesi tavsiye edilir. izledikten sonra dinlemek şart

    (bkz: land and freedom) ------ dediğim gibi bu film de ispanya iç savaşında geçiyor. ispanya'ya savaşmaya giden komünist bir ingilizin gözünden anlatılıyor bu sefer savaş.

    (bkz: train de vie) ------ daha ilk andan itibaren sizi içine çeken bir film train de vie (atilla dorsay gibi konuşuyorum, farkındayım). bir grup yahudinin alman kılığına girerek, sevkiyat treni görünümlü bir tren ile almanlardan kaçmaya çalışmasını anlatır. dram değil, gerçekten güldürebilen iyi bir komedi filmdir. almanlarla ve komünistlerle çok iyi dalga geçmiştir. özellikle müzikleri enfestir.

    (bkz: the man who never was) -------- gerçek bir olay anlatılıyor bu filmde. konu ise, ingiliz istihbaratı tarafından yapılan bir yanıltma operasyonu. bir cesede ingiliz üniforması giydirilir ve üstüne husky operasyonunun sicilyaya değil de yunanistan'a yapılacağını söyleyen bir kaç mektup iliştirilir. acaba almanlar bunu yiyecek mi? izleyiniz efenim. çok aman aman bir film değil, 10 üzerinden 6 verebilirim ancak ama konu ilginç olduğu için izlenebilir bir film.
    ---------------------------


    hatırlayabildiklerim bunlar. muhakkak eklemeyi unuttuklarım vardır; onları da zamanla eklerim hatırladıkça. ileride izleyeceğim filmlerden beğendiklerimi de eklerim. yani sözün özü bu liste dinamik bir liste olacak.

    bu arada ikinci dünya savaşı üzerine film tavsiyelerine de (amerikan propagandası sıçan filmler hariç) açığım. çok mutlu olurum hatta.

    not: izlemediğim halde haberdar olduğum bir çok film var. germania anno zero, sophie scholl, il conformista, il giardino dei finzi contini vesaire gibi. eğer istek olursa onları da yazabilirim, ama daha izlemediğim ve fikir sahibi olmadığım için buraya yazmak istemiyorum.

    bir not daha: ekşi sözlük'te aynı adlı başlıkta yazdığım entrydir. o yüzden bazı gizli bkz.larda saçmalama var, uygun olduğum bir zaman düzeltirim.