1. ''yine de sormak lazım
    kavuşmak
    denir mi
    hep bir arada bulunmaya?''



    cinlerin
    hüsnü yusuf'u kaçırmaları
    elbet el altından bir desiseydi
    bir insanı
    yusuf'u yabancısı olduğu bir ufka taşıdılar.
    yine de cinlerin insan ufkunu
    insanlık ortamını yıkmaya yanaştıkları söylenemez.
    fakat ne yaptı buna mükabil insanlar?
    cinlere sezdirmeden kimi bölgelerini onların
    çaldılar önce
    şimdi de denemek istiyorlar
    cinlerin cinliğini ihlal etmeyi.

    yusuf'un babası, erki hep göze batan bey
    ''bak oğlum'' diyor ''buraya kadar geldik''
    ''seni görmek, sana dokunmak fırsatına erdik''
    ''bizden bir oğul kaçırıldı, can yakan bir şeydi bu''
    ''bu yanık can''
    ''nasıl avutsun babası kaçırılmış çocuğu?''
    ''yok mudur bir yolu ki''
    ''cinlere sor bakalım''
    ''oğlunla ve şivekar'ınla''
    ''yeni bir hayat kurasın?

    bu teklifi bir meydan okuma saydı cinler
    dediler ''baban o kadar kendine güveniyorsa eğer''
    ''biz seni ins ü cin sınırına getirip oturtalım''
    ''döktürsün senin başından üste baban''
    ''kurşun bir kubbe''
    ''kubbeyi biz yıkamazsak''
    ''artık hep insan kalırsın''
    ''ama bizim darbelerimizden bu kubbe yıkılırsa''
    ''tutsak saymayız seni, avımızsın''.

    insan cine meydan okuduktan sonra
    her şey cinlerin sıraladığı işlerle başladı
    kızguran, sarlanan, gökleren
    daha yedi yaşında
    ayartarak
    kaçırdıkları yusuf'u
    gerisin geri getirip
    ter ü taze bir baba olduğu çıplaklığıyla
    sınıra bıraktılar.
    burası
    cinlik ve insanlık sınırıydı.

    o anda
    cinler hüsnü yusuf'u bırakır bırakmaz
    beyin emrinde binlerce nefer
    hatunun maiyetinde yüzlerce kadın
    dökülecek kubbenin harcını
    hızla yere çaktıkları
    iskeleye sıvadı.
    yusuf şimdi
    cinlerin ona öğrettiği yerdedir
    etrafını şu an kaplamakta olan oysa
    insan işi anlaşılmaz alaşım.

    bitti mi?
    diye sordu yukarıdan cinler.
    şimdiye kadar
    yusuf'un bile görmediği
    devasa kanatlı, pençesi azman
    birer kuş kıyafetindeydiler.

    süre dolunca bir ağızdan
    haydi gelin gelecekseniz
    diye haykırdı onca nefer
    onca kadın alçak sesle yine de bir ağızdan
    boyunuz devrilsin deyip inledi.

    cinler kanatlarını kaldırıp
    vurdular dev kubbeye
    her vuruşta etraf
    zangırdadı, gümbürdedi
    hem vuruyor, hem çığlık atıyorlardı:
    ''yusuuuf! çık da bir kaşık kanını içelim''

    cinler hesabına göre bu kubbe
    sayılı darbelerden sonra çökmeliydi
    fakat kubbenin direnci tahminlerini aştı
    öyleyse daha sert kanat darbeleri indirilmeli
    avazı yükseltmeli
    ''yusuuuf!'' ''yusuuuf!'' ''yusuuuf''
    ''çık da bir kaşık kanını içelim''
    cinler çok kanat vuruyor
    çok ağır

    direniyor kubbe.

    cinlerin çabaları
    şaşırtıcı bir yönde etkiledi yusuf'u
    yıllarını cinler arasında geçirmiş bu taze baba
    etkilendi
    insan iddiasının bu kerte direşken olmasından.
    göz önündeki hesaplaşmadan kolayca kaçan
    hasmı için hep bir tuzak tasarlayan insan kafası
    sihirden ve tılsımdan daha büyük endişe.
    cinler gibi kan içmiyor insanlar
    ama hepsi sülalece ilik emmede usta.
    kubbeyi cinler dıştan yıkamıyor
    ben içerden zorlasam yıkılır mı?
    hüsnü yusuf
    bütün gücüyle içten
    -evet, samimiyetle-
    yüklendi kubbeye.

    yıkılmadı yatık duran şey
    kendinden yassılmış olanı hangi kuvvet yıkacak?
    yıkılmaz çünkü atılım zevki nedir hiç bilmeyen
    eyyamcı kamuya kaynaştırıyor onu
    özgünlükten duyduğu nefret
    donukluktan alıyor direncini
    bir gün
    sırf merak yüzünden
    yerini asla terk etmeyecek
    sapasağlam çünkü hassas yeri yok
    çünkü her yanı aynı derecede müphem.

    hüsnü yusuf masalı

    onlar

    cümle el alem
    muradına erince bitti.
    herkes yusuf'a kavuştuk diye pek seviniyor.

    yusuf artık cinlerle değil.
    yine de sormak lazım
    kavuşmak
    denir mi
    hep bir arada bulunmaya?

    bir arada bulunmanın töresi, yasası var
    insanlar bir arada. neden iki insan yok?
    nerede yin?
    nerede yang?
    the two and the one?