1. yazın oturulmak üzere ahşap veya demirden kafesli olarak yapılmış, üstü kapalı, yanları sarmaşık, gül, hanımeli vb. çiçeklerle örtülü yer, süslü çardaktır.

    "madam b. bize çayı bir kameriye altında hazırlatmıştı" - ahmet hâşim
    "bu bahçenin duvarları yâsemin, yolları nergis örtülüdür, kameriyeleri mor salkımdan örülmüş." - refik halit karay
    "annemle şehnaz, kameriyenin önünde birbirinden habersiz karşı karşıya oturuyorlar." - yusuf ziya ortaç
    "kim şu kameriyede oturmuş, şu çiçeklerden kim toplamıştı?" - sait faik abasıyanık

    sık sık "kamelya" kelimesiyle karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır. kamelya; iki çenekliler sınıfının çaygiller familyasından, ana yurdu doğu asya olan, deri gibi sert ve kalın yapraklı, boylu çalı veya boyu bâzen 10 metreyi bulan ağaççıktır. bu ağaççığın ekseri beyaz, pembe, kırmızı renklerde kısa saplı, iri, kokusuz çok makbul çiçeğine de kamelya denmektedir. japon gülü, çin gülü şeklinde de adlandırılır.

    # kamelya örnekleri kameriye örnekleri

    bu da haberlere 4 yıl önce çıkan rizeli mucit bilal atasoy'un dönen kameriyesi, ntv ise haberi verirken "kamelya" yazmış. her ne kadar dedemiz de "kamelya" şeklinde telaffuz etmişse de 80 yaşında yaptığı bu hârikulâde îcâda gölge düşürür mü? tabi ki hayır.