1. kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
    elbette kırlardan kırlardan gelecekler
    başka türlü nasıl güzelleşir bu akşamüstleri
    söyleyin nasıl dayanılır dükkanlara depolara
    bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer

    sonsuza varmadan bir önceyiz sanki
    -o sayının da bir adı vardı unuttum -
    her şey öyle saydam öyle madensel
    kapıların kilitleri açık ve herkes uykusuz
    hepsinin elinde bir saat bir sümbülteber

    eskiden şaşardık bazı şeylerin yokluğuna
    artık bu yokları var etmeyi usladık
    ağaçları budadık omandan balıkları tuttuk denizden
    hani bazı açılmaz sanılan kapıları omuzladık
    çünkü herkesin elinde bir saat bir sümbülteber

    hey koca dünya nasıl avucumuzdasın
    nasıl da parlıyorsun ey gözleri maden
    çözdüğüm bütün bulmacalardan zorludur yüreğin
    elbette kırlardan gelecekler kırlardan

    kırlardan gelecekler ellerinde sümbülteber
    ey güzelim sümbül ve teber ey canım
    gördüğüm sanki o değildi
    sanki kuşlar albümünden bir maden

    turgut uyar dendiği zaman hemen aklıma gelen iki şiirden biridir. diğeri de yokuş yol'a - turgut uyar bu iki şiir arasında hep bir akrabalık olduğunu düşünürdüm. mesut varlık'ın hazırladığı, iletişim yayınları tarafından basılan 'edebiyatın taşradan manifestosu' adlı kitapta bu şiir ile ilgili ece ayhan'ın benim de o amaçla yazıldığına inandığım varsayımlarına rastladım. bu varsayımları alıntılamak isterim.

    "ece ayhan bu şiirin asıl buluşunun kendisi için ne olduğunu, çok çarpıcı biçimde söyler. sümbülteber, saksı ömrü uzun, gayet güzel kokan ve gördüysem bile o olduğunu anlamadığım güzel bir bitkiye verilen isim. teber ise 14. ve 15. yüzyıllarda yoğun kullanılan, ilk örneklerinin isviçre'de çıktığı fakat sonradan bu topraklarda bir bektaşi silahına dönüşmüş, iki elle tutulan kutuplu bir silah. 16. yüzyıl başına dek gözde bir piyade silahı olarak kullanılmış, sonradan yaşanan 'silah rönesansı' ile gözden düşmüş. ece ayhan "sümbülteber" kullanımının, şiirin sonunda " ey güzelim sümbül ve teber ey canım" ayrı iki kelime olarak kurgulanmasını dahice bulur. ve bunun apaçık politik bir dertle yapıldığını söyler, uyar tarafından. kırlardan gelen müphem 'onlar'ın elinde çiçek ve silah. yokuş yol'a'yı düşünelim. sonra kırlardan geliyor'a gelelim. benim gözümde bunların tamamı bir şey imliyor. ölen ve öldüren, muş-tatvan yolunda güle ve devlete inandığı için şakiyi kanatan, elinde güzelim sümbül ve canım teber olan taşralılar. yani aslında bu yazıda eşittir kürtler."
    metu