1. insanın sevdiği şeyleri paylaşmak istememesi sonucu doğan his. sevilen kişiyi ailesinden kıskanmak zirve noktası sanırım.
    abi
  2. galiba bu konuda biraz başarısızım (doğru kelime bu olmayabilir bilemedim şimdi) mesela eskiden bir sevgilim vardı. (evet benim de bir zamanlar sevgilim vardı)

    neyse efendim, kendisi beni kıskandırmaya çalışırdı kıskanmadığımı görünce de deli olurdu. bu duruma ben çok gülerdim. o anki halleri tavırları bana çok tatlı gelirdi, öyle uzun uzun onu seyretmek isterdim. neyse konu dağılmasın, bir gün yine kıskandırma çabasında bir kafede oturuyoruz, kafe çok da kalabalık olmayan nezih güzel bir manzarası olan yerde bir tane adam geldi ama adam bildiğin yunan heykeli gibi boy var, atletik yapı desen pihuuuvv
    benim sevgilim de güzel hani çok güzel olmasa da günlük dışarı da görebileceğiniz kızlardan bir tanesi gibi, adam benim bile dikkatimi çekti ki kafede ki kızların dibi düştü adeta.

    neyse bizim ki bana yanaştı ve

    - adam da ne yakışıklı be

    + bakayım evet haklısın

    - bana mı bakıyor o adam ?

    ve artık dayanamadım.

    + o adam seni ne yapsın ya sen adriana lima mısın ? barbara palvin misin ? hayatım kendine gel, ha belki adam çirkin seviyordur orasını bilemem yani ama tek bildiğim şey eğer sen o adamla çıkıyor olsaydın benim diyeceğim ''ulan adam heykel gibi kız neandartel gibi'' olurdu. evet biraz fazla oldu ama öyle kusura bakma, ben seninle güzel vakit geçirdiğim ve güvendiğim için sevgiliyim.

    dedim ve sonra tabi bir sinirle kalktı gitti bir gün sonra da ayrıldık, biraz gerçekçi ve patavatsız olduğum için galiba ondan sonra hiç sevgilim olmadı.
  3. adeta bir canavardir kendisi. ruhu ince ince kemirir. sinsidir. evlerden ırak.

    işin ilginç yanı bunun da tatlı olanlari vardir. beyaz yalan gibi beyaz kiskanclik. boyle insanlari mutlu edebilen, yuzunde gulucukler açtiran falan.

    velhasılı kelam sanirim ilginc bir seydir kiskanclik. biraz aşırı sevgi, biraz özgüven eksikligi karisimi gibi. şeker gibi tuz gibi fazlasi da eksikligi de zarar. ama bence fazlasi daha zarar. zira eksikliginin ölüme yol açtigini, kezzap atmaya neden oldugunu falan hic duymadim.
  4. saçma sapan seyleri kıskanıyorum:
    müzeleri tarihi yerleri kitapla, sırt çantasıyla santim santim gezenleri mesela.
    her tarihi yeri eseri etrafını dört dönerek inceleyen ve sanki kimse yokmuş gibi, kendini kaybederek, kendinden geçerek huşu ile nefesleriyle içine çekmeye çalışanları
    kitaplarla yaşayanları, okuyup biriktirip hayata farklı bakanları , onların sohbetlerini paylaşanları...
    sinemayı, tiyatroyu sevenleri ( ama boş zaman geçirgeci gibi değil ) ve bu saydıklarımdan kendisine arkadaş dost grubu kurmuş yaşayanları kıskanıyorum...
    yabancı ülkeleri yukarıda dediğim gibi gezip görme şansı bulanları...
    ( mesela paris'e gitmenin ressamlar tepesi ya da eyfel kulesi önünde fotoğraf çektirmekten ibaret olmadığını louvre müzesi için on günü gözden çıkarabilenleri ) bunları kıskanıyorum.
    okuduğumuz hemen her yabancı kitapta kitap okuyup tartıştıkları grupları öylesine çok normal bir şeymiş gibi sanki her yerde bu tarz şeyler varmış gibi anlatanları çok kıskanıyorum.
  5. birbirini sevmeyen insanlar arasındaki cok çirkin bir duygu. kıskanmak da kıskanılmak da cok çirkin.

    iki birey arasındaki mesafeyi en cok kıskanmak artırabilir. kıskananın içini kor gibi yakar. kıskanılansa durumun haset mevsuzu olduğunu sezmedikçe yersiz düşmanlıklarla, cekememezliklerle uğraşmaya mecbur bırakılır.
    herkesin hataları ve zaafları vardır, kıskanmaya lüzum yok.
  6. benim için budur. platonik aşkla iç içe geçmiş bir histir. iç burkandır. en azından sigarasını yakmak isteyip, yakamamaktır.
    (bkz: üçüncü şahsın şiiri)
  7. insanlarda en sevmediğim karakteristik özellik. karakteristik diyorum çünkü nefsinizi terbiye edebilirsiniz, ama karakteriniz oturdu mu yapacak bir şey yoktur.

    7 milyardan fazla insanın yaşadığı bu evrende hala abuk sabuk şeyleri kıskananlar ve bunu hasede dönüştürenler var.
  8. bir ilişkiyi bitirecek en ölümcül günahlardan biri. bazı kıskançlıktan beslenen ilişkiler de var ama bunlara da sağlıklı ilişki demek pek mümkün değil.
  9. her şeyi egoya bağlamak bir kere yersizdir.
    bu olsa olsa kibirli ve şımarık bir yaklaşımın ürünüdür.
    demek istediğim şu ki, kıskanmak sahiplenmekten ziyade kıskanılan durum ya da kişinin kıskananın malı/sahibi olarak görülmesi durumudur. tabii bu o duygu aşırı hallerde ise bu şekilde seyretmekte.
    o sevilenin görüldüğü veya kıskanmaya teşkil edecek olay içinde olduğu an hissedilen kıskançlık değil de bir çeşit kızgınlıktır.

    ya da birileri bize bunu kodlamıştır da biz böyle hissediyoruzdur.
  10. kendi adıma konuşursam (sevgiliyi veya sevilen birini kıskanma durumunda-bir insanın başarısını, varlığını değil) çok zevkli bir duygu, kıskanmak da kıskanılmak da gerçekten eğlenceli şeyler bence dozu kaçmadığı sürece. flört döneminde en tatlı halini alır bu kıskançlık, hem çok sıkmamak ister karşınızdaki hem de bir yandan ufak ufak kıskanmaya başlamıştır.
    kıskanmak o kişiyi benimseme durumunun duygu hali ama tabi ki bir insanı sahiplenemezsiniz dolayısıyla kıskançlığı dışavurmamak, abartmamak, karşınızdakini kısıtlamamak sağlıklı olanı.

    bir kişinin başarısını veya varlığını veya herhangi bir şeyini kıskanmak ise tamamen farklı bir olay, benim yorumlamama ve gözlemlerime göre mutsuz insanın hissedeceği bir duygu, başkalarının hayatının sadece olumlu yönlerini kendi hayatının ise daha çok olumsuz yönlerini görme durumu sonucu ortaya çıkıyor, komşunun çimlerinin her zaman daha yeşil durumu bir bakıma.