lal




  1. (lam-ayn-lam)

    kırmızı yakuttur. türkistan diyarında bulunurmuş. klasik şiirde sevgilinin dudaklarina benzetilir öyle ki artık lal denince pırlanta değil sevgilinin kırmızı dudakları anlaşılır olmuştur.

    öykünüptür leblerine lal ü güher ey sanem
    galiba iş bu günahtır onları taş eyleyen

    necati

    (ey biblo gibi güzel sevgili! yakut, dudağına; inci, dişlerine ozenmekteymis. onların taş kesilmesine sebep olan da galiba senle güzellik davası ettikleri bu büyük günahtır.)

    bir de lâl var, (lam-elif-lam) onla karıştırmamak lazım. lâl, dilsiz demek nitekim.