• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.00)
madde 22 - joseph heller
madde 22 bugüne kadar okuduğunuz hiçbir romana benzemiyor. kendine has bir mantığı, bambaşka karakterleri var. joseph heller’ın acı gerçekleri sipsivri bir alayla iğnelediği bu 20. yüzyıl klasiğini okurken savaşı, yaşamın acımasızlığını, iktidarın yeri geldiğinde nasıl bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman korkacak kimi zaman kahkahalar atacaksınız.
2. dünya savaşı sırasında amerikan ordusunda bombardıman pilotu olarak görev yapan yossarian’ın öyküsü, çivisi çıkmış bir dünyanın küçücük bir modeli aslında. okurken bugün dünyada yaşananlarla kitaptaki öykü arasındaki bağlantıyı kurup aslında ne kadar absürd, çılgın, ürkütücü ve kin dolu bir dünyada yaşadığınızı fark edeceksiniz.
"tek bir açmaz vardı, o da madde 22. bu madde, insanın gerçek ve yakın tehlike karşısında kendi güvenliği için endişelenmesinin zihnin rasyonel bir süreci olduğunu belirtiyordu. orr deliydi ve uçuştan men edilebilirdi. tek yapması gereken uçuştan men edilmesini talep etmekti; ve bunu yapar yapmaz, deli olmadığı anlaşılacaktı ve başka görevlerde uçması gerekecekti. orr’un başka görevlerde uçması için deli olması gerekirdi, aklı başında olsa uçmazdı; ama aklı başındaysa uçmak zorundaydı. uçarsa deli demekti ve uçmak zorunda değildi; ama uçmak istemiyorsa aklı başındaydı ve uçmak zorundaydı. madde 22’deki bu şartın mutlak basitliği yossarian’ı derinden etkiledi. saygıyla ıslık çaldı. (kitapyurdu.com)


  1. eğer askerliğinizi yakınlarda yaptıysanız, bürokrasi ve saçmalıklarını çok güzel hicv eden bu kitabı seversiniz. kitap yazıldıktan sonra, ıngılızce'ye de catch-22 terimini kazandırmıştır. savaşın acımasızlığı ve mantıksızlığı absürt ve ironik bir dille çok güzel anlatılmıştır. kitabı okurken kısır döngü durumuna süreklı gülerken ne ara duygulandırdığını kaçırabilirsiniz. başucu kıtaplarından biridir.
  2. kronolojik bir sıraya göre gitmeyen hikaye nedeniyle okuru zorlasa dahi insan kitapta ilerledikçe aldığı keyif artıyor. çoğu yerde insanı güldürmeyi başarıyor yazar fakat bunun yanında insanı derinden üzen bölümler de yok değil. hiyerarşiye rağmen kendi cebini askerinden öne koyan generalleriyle savaşın kirli yüzüne dair ufak ufak bölümler sunuyor yazar.

    papazın ailesinin ölümüne dair kurduğu fanteziler bana (bkz: yürek söken) kitabındaki clementine anamızı hatırlattı. o da çocuğunu korumak adına, çocuğunun başına gelebilecek her türlü ölüm tehdidine dair kurduğu muhteşem hayallerle kaldı aklımızda.