• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.13)
marco polo
açgözlülük, ihanet, cinsel entrika ve rekabet dolu bir dünyada geçen marco polo, ünlü gezginin 13. yüzyılda çin'de kubilay han'ın sarayındaki maceralarına dayanır.


  1. daha ilk bölümünü izledim ama gelecek vaat eden bir dizi olduğunu düşünüyorum. detaylara özen gösterilmiş, senaryo ve konunun ucu açık, gelişime oldukça açık. oyunculuklar tatmin ediyor. izlemenizi öneriririm.
  2. İlk sezonu biten, 2014 yapımlı Netflix dizisi.10 bölümlük İlk sezon sonunda görüşüm ; daha marco polo olayına girmediler. sezon genel olarak moğol-çin arasındaki olaylarla geçti.açıkcası ben sevdim oyunculuklar güzel ,karakterler çeşitli, dönemin ortamı ve döneme uygun kıyafetleri vs başarılı buldum. bir (bkz: game of thrones) etkisi beklemeyin tabi ki.

    Ayrıca bakmak isteyenler olursa izlediğim tüm diziler burada
  3. ilk sezonunu bitirmiş bulunmaktayım. görüşlerimi aktarmak istiyorum.

    marco polo'yu silik yapmışlar, mıymıy bir karakter biraz. cengiz han'ın torunu tarihi kişilik kubilay han'ı izlemek ilgi çekiciydi. karakteri ve hareketleri ne kadar kurgu olursa olsun ilginç bir karakterdi. oğlu hanımevladı jingim'e uyuz oldum, pis sinsi herif. kör savaşcı keşiş hundred eyes karizmatik bir karakterdi. yer alan kadın karakterler de ilginç ve güzellerdi. tarihi dizi izlemek isteyenlere önerebileceğim bir dizi. 10 üzerinden sağlam bir 7'yi hak ediyor.
  4. zhu zhu (bkz: kokachin) 'nun mükemmel oyunculuğu ile işlenen dizi.

    mongol tarihinin daha çok öne çıkarılmasını da beklediğim netflix dizisi.

    ayrıca bilgi, 2. sezon aralık ayında bizimle olacak.
  5. moğol tarihinin bir bölümünü etkleyici bir kurguyla anlatan, kaliteli dizi. kesinlikle izlenmeli.
  6. italyan seyyah.

    2014 sonlarında netflix topraklarında yeşermiş, yepisyeni bir fidandır efenim bu dizi. italyan seyyah marco polo’nun kubilay han yönetimindeki çin maceralarını anlatmaktadır ve geçtiğimiz aralık ayında ilk sezonu, on bölüm halinde izleyiciye sunulmuştur.

    lorenzo richelmy (marco polo), benedict wonghocam (kubilay han)’ın başrolünü paylaştığı dizide, projenin sahibi john fusco prodüksiyona acımamış! kostümler olsun, mekânlar olsun, figüranı, atı, eşeği derken bildiğin öttürmüşler! hobilerim gereği seramik meraklısı olduğum için çin’de geçen sahnelerde diziyi durdurup, gördüğüm tabağı çanağı inceliyorum. adamların onları bile yuan dönemi’nden kalma eserlerin benzerleri olarak yaptıklarına şahit oldukça adeta içimi çıldırıyorum! bir kere şahsen beni burada tavladı! yani düşününce bu diziyi biz yapsak, oraya kütahya porselen’den üç beş bir şey koyarız gelişine, kimse de demez ki “aga bunlar dönemin çalışmaları değil, koymayalım!” ama bu adamlar kolaya kaçmamışlar…

    müziklerine değinmiyorum bile, var siz düşünün... soundtrack albümünü al, çal arabanda, evinde, tükkanında! henüz ilk kez adını duyduğum, müziklere imzasını atan güzel insan daniele luppi’nin açılış jeneriği için hazırladığı parça bile tam bir efsane!

    senaryosuna gelirsek cidden enfes, sahneleri harika bağlamışlar. izlerken "bu nereden çıktı lan?” ya da “ne alaka daha önce böyle bir şey görmedik ki!?" demiyorsun. dönemin yaşam şeklini, asya’daki din çeşitliliği sonucu yaşanan etkileşimleri gayet güzel anlatmışlar. hemen her dizinin bir bölümü bombaysa, diğer bölümü kof çıkıyor ya hani, heh işte adamlar bu dizide onu yapmamış. her bölümde ayrı şaşırıyorsun çünkü sana her ölümde ayrı bir aksiyon, ayrı bir entrika sunuyorlar. adrenalin hep tavan! kurgularında tarihsel gerçekliklere ise oldukça önem veriyorlar. belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise ailenizle izleyebileceğiniz bir dizi değil, yani cinsellik kimi sahnelerde çok abartılıyor. konu moğollar olunca adamların elinin ayağının düz durması beklenemez tabi ne yazık ki…

    şu ana kadar ki gördüğüm tek olumsuz şey ise bizim o acımasız, kan meraklısı diye bildiğimiz moğollar pek barışçı, iyi huylu anlatılmış. ha evet kubilay han’ın yönetim politikası dedesi cengiz han kadar acımasız değildir bu bir gerçek ama hani ben şiddet dozunun bir tık daha artmasını isterdim açıkçası… düşününce, moğollar dünyanın boyunun ölçüsünü karış karış ölçüp, her karışa da ayrı don dikiyordu ama dizi bu konuda biraz çekimser kalmış.

    şimdi işin cavcavladığı konuya geliyorum; karakterler ve oyunculuklar… şu kadar söylüyorum; çocuğundan tut, yaşlısına kadar alayı on numero, beş yıldız! baş rollerini pas geçip benim her zaman daha çok dikkat ettiğin yan rollere değineceğim, çünkü bana göre dananın kuyruğu onlarda kopuyor. mesela, chin han (jia sidao) isminde bir abimiz var, o nasıl bir oyunculuktur ben resmen hayran kaldım! izlerken ciddi ciddi adamdan nefret ediyorsun! bildiğin sövüyorsun ya, için rahat etmiyor yoksa... çekik gözlü, küçücük bir çinli üzerinde öyle baskı kuruyor ki yeğeni ve kız kardeşi ile arasında olanlar için söverken, dansçısı ile olanlara cidden üzülüyorsun. hele benim favorim tom wu (keşiş - sifu - hundred eyes) en efsanesi! jesti ya da mimikleri bir yana bıraktım, dümdüz durup konuşurken sesindeki vurguyla bile ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu gözümüze sokuyor. onun sahnelerini izlemekten ayrı keyif alıyorum. oynadığı karakterse tek başına bir yazı konusu… hep anlatılan hatta arkadaş ortamımda “yok lan, o kadar da değil ne bu canına yandığım!” deyip karşı çıktığımız engelli dövüş ustalarının varlığına inandırıyor. bu karakterden sonra bildiğin diz çöküyorsun…

    ve son olarak, muadili olan vikings gibi her bölümde biraz daha bozan, yoklukta gideri olan, balon bir diziyle kıyaslanmamalıdır! (evet, vikings bildiğin zıvanadan çıktı, rezil bir hal aldı. bazen lemi galip misali "siktiriniz gidiniz efendim!" diyorum hatta...) burada adamlar on tane gemiyi denize, bir tabur sakallı adam ve kadının eline de balta tutuşturup dağa bayıra salmamışlar. izleyicisinin az olmasının sebebi bana göre çok fazla reklamının dönmemesi. ha bunda biraz da doğu kültürüne karşı duyulan antipatinin etkisi var ancak gösterilen emeğe karşı çok daha fazla ilgiyi hak ettiğini düşünüyorum. yunan, kelt kültürlerinin ve çizgi roman karakterlerinin bombardımanına tutulduğumuz şu dönemlerde açıkçası bana ilaç gibi geldi. izlediğiniz zaman anlarsınız. keşke doğu biraz daha kurcalansa da benzeri yapımları daha çok görsek…

    izleyin, izletin!!!
  7. kandırıkçı dizi. birinci sezonu biteli 2 yıl oldu, hala yeni sezonu yayınlanacak.
    şubatta başlayacak dendi mini bir bölüm yayınladılar. artık başlasa da izlemem. dicem ama one hundred eyes'i çok özledim.
  8. isminde güzel bir kafiye olan venedikli gezgin.
  9. 2.sezonu artık 2 seneden sonra başladı, bütün bölümler torrente düştü. en sevdiğim olay. bir haftada bir sezonu bitirip 2 sene diğer sezon için beklerim artık :d

    one hundred eyes, epey özlenmişti.
  10. 2. sezonu ates eden dizi. tadi damagim kaldi.