1. benimle birlikte birçok insanın da yaşadığını düşündüğüm durum.

    birçok insan tanıyorum böyle, birçok kişiden de bunu belirten sinyaller alıyorum.
    okullu veya alaylı olarak girdiğimiz mesleğimizi seviyoruz ancak çalışma ortamını, çalıştığımız insanlardan pek hoşlanmıyoruz.

    böyle olunca ara ara mesleğe de soğukluk oluyor, bu olmasaydı bunlar olmazdı şeklinde...
    ama yok; o benim canımdır. ayrı düştük; kavuşma vakti yakındır.
  2. bu cümlenin gizli öznesi benim!

    bilerek, isteyerek, hatta hayran olarak seçtim mesleğimi. staj yaparken, yarı zamanlı çalışırken de güzel hoş. ama gel gör ki güzel güzel çalışmaya başlayınca o iş öyle olmadı.

    ama ümitliyim, önümüzdeki maçlara bakacağız.
  3. insan hayata bir bebek olarak gelir. zamanla büyür, gelişir kendi ilgi alanı, kabiliyet ve istidatları doğrultusunda bir mesleğe yönelir ve atalarımızın dediği gibi bir baltaya sap olmaya çalışır.

    her insanın düşünce yapısı ve hayattan beklentisi farklıdır. kimisi hayatı mekanik yaşar. ev-iş arasında mekik dokur kişisel idealleri ve gaye-i hayali yoktur. işin manevi kısmına pek bakmaz. mesleğinden elde ettiği kazanımları ailesi ve kendisinin daha rahat geçimi için harcar.meslek onun için bizzat bir zevk değil aksine bir işkencedir fakat asıl zevkleri yaşamak için meslekten gelecek kazanımlara ihtiyaç duyar.işini sevmez, sevmesi gerektiğiyle de ilgilenmez.kendi içinde başarılı ve mutlu bir hayat sürebilir

    2. tip ise mesleği sadece ekmek kapısı olmasının yanında bir uğraşı bir eğlence olarak görebilir. maddiyat tabi önemlidir ama her şey değildir. insanlara faydada bulunmak, ortaya bir eser çıkarmak bunların sonucunda kendini değerli hissetmek, en azından boş durmuyor olmak bu insanlar için diğer kazanımlardır. "sanayide bir mehmet usta var elinden hiç bir motor kaçmıyor maşallah." lafını duymak onun için en büyük onur kaynaklarından biridir.bu insanlar istese de baştan savma iş yapamaz. bazı müşteriler ucuza kaçmak için kalitesiz işler istese, o adam bunu kendine yakıştıramayıp üstüne ücret eklemeden daha iyisini yapar. ama bu insanların kıymeti pek bilinmez. yumuşak yüzlülüğü ve para gözlü olmamaları kullanılarak genelde ucuza çalıştırılmak istenir. bu gerek makro gerek mikro çapta olsun böyledir.köydeki rüstem ağa da böyle bir çobana mümkün olduğunca az para vermeye çalışır sanayici aziz beyde işcisine aynısını uygular. bu vatandaşımızda insanlar içinde iyi bilinmekten ve kendine yetecek kadar para kazanıp ailesini geçindirebildiği için mutlu olabilir.mesleği aşk derecesinde seviyor olabilir ve yıllardır o ocakta kavruluyor olduğu için hayata hep o pencereden bakar ve bu motivasyonla da işinde başarılı olabilir.

    benim en çok olması gerektiğini düşündüğüm şey ise biraz farklı. meslek, hayatımızda bir amaç değil araç olmalı. kendi dini,kültürel ve ideolojik inanışına göre bazı insanların toplumsal amacı vardır. dindar bir müslüman insan için bu allah'ı bilme ve bilmeyenlere bildirme. milliyetçi biri için ülkesinin devlet arenasında üst seviyelere çıkması, atatürkçü için muhasır medeniyet seviyesi, bir başkası için bütün milletlerin barış ve sevgi bayrağı altında yaşaması , hayvan sever biri için hayvanların daha sağlıklı yaşayabilmesi gibi manevi ve toplumsal mefkureler olabilir. bunların yanında bir doktor için kanserin tedavisini bulma, bilim adamı için evreni keşfetme gibi hayat amacı etmeye yetecek kadar değerli uğraşlar da olabilir. örnekler çoğaltılabilir.bu uğurda mücadele veren insanlar diğerlerinden daha çok mesleklerini sever. bazen kendi çıkarlarını baş koydukları bu yolda meslekleri için feda edebilirler. bazen bu uğurda mutsuz da olabilir. eşinden ve çocuklarından uzak yaşamak zorunda kalıp dağda bayırda 2 kutu konserve ile gecenin donduran soğuğunda birbirine sarılarak ısınmaya çalışan insanlar ne kadar mutlu olabilir ki? ve ya mutluluk onlar için önemli midir artık ? mesleğinden ve yaşantısından nefret ettiği halde ülkesi için istifa etmeden görevine devam eden askerler tanıdım ben. dağda çoban olsaydım da şu işlere bulaşmasaydım diyen hakimler duydum .bir ülkenin mutlu olması için kendi mutluluğunu feda eden insanlardır onlar.insanlar içinde iyi bilinmek de çok önemli değildir onlar için. paraların arkasına ismi konulana veya şehit olana kadar pek çoğunun ismini bilmeyiz. diğerleri bu insanları anlamaz üç kuruş para ve itibar için düştükleri hallere bak derler. bu insanlar da diğerlerini anlamaz. ne kadar boş,sığ ve anlamsız bir hayat sürüyorlar gözüyle diğerlerine bakar. ama bu insanlar geriye dönüp baktıklarında tarifsiz bir kıvanç içindedir. hayatta bir amacı olmanın verdiği hissin tadı damaklarından bir an eksik olmaz. tarih ve toplum bazen atatürk, kazım karabekir, türkan saylan, aziz sancar ve albert einstein gibi bu isimlerin hakkını teslim ederken bazen de kurtuluş savaşında cephane taşırken donarak şehit olan 21 yaşındaki şerife bacı, esaretten kurtulup ilk türk uçağını inşa etmesine rağmen uçması yasaklanan vecihi hürkuş,dünyanın düz bir tepsi olmadığını bütün insalığı duyuran keşifinden dolayı öldürülen galileo, birilerini rahatsız edecek kadar bir şeyler başarıp katledilen muhsin yazıcıoğlu gibi figürleri de bazen tozlu sayfalarına gömüp kıymetini zamanında anlayamamıştır.
  4. patronunuzun orospu çocuğu olduğunu gösteren detaylar.