1. mihr, farsça kökenli bir sözcüktür. sözcük zaman zaman arapça kökenli (bkz: mehir) sözcüğü ile karıştırılabilir. telaffuzları birbirlerine yakın, ama etimolojik ve anlamsal olarak tamamen birbirlerinden farklı sözcüklerdir.

    kelimenin etimolojik kökeni, kadim fars halklarının inancında, zerdüştlük'te adı geçen güneş, sevgi ve dostluk tanrısına dayanır. eski adı "mithra" ve "mitra" olarak geçen bu ilâhi varlık, zamanla ismi ses değişimine uğrayarak modern fars lisanına "mihr" ve "mehr" olarak geçmiştir.

    mithra, güneş'tir. toplumsal barışın, toplumsal adaletin, sosyal ilişkilerin, sevginin ve saygının, beşeriyetin, hasadın, ürünün, suyun, mevsimsel döngünün, istikrar ve bereketin koruyucusudur. en temelde gök cisimlerine tapma yahut daha yumuşatılmış bir ifadeyle, dünya üzerindeki canlı yaşamının üzerinde hayatî bir öneme sahip olan güneş'e şükran duyma geleneğinin bir parçasıdır.

    mihr sözcüğü farsçada (bkz: güneş) anlamına gelmekle birlikte, mihri, -in güneşi veya güneşe ilişkin anlamlarını veren bir sıfat olarak kullanılır.

    sözcüğün ikinci anlamıysa (bkz: sevgi) ve (bkz: toplumsal barış) tır. bu ikincil anlamların mecazî kullanım olduklarını belirtmek gerek. bu anlam, bir boyutuyla - daha evvel de belirttiğim üzere - dünya üzerindeki canlı yaşamında önemli bir yeri olan güneş'e saygı, sevgi ve şükran duyma geleneği üzerine kuruludur. güneş'e ve kutsal olana duyulan sevgiyi ve saygıyı ifade ederken, -e sevgi ve saygı beslemek anlamlarını almıştır.

    sözcüğün üçüncü anlamı ise, iran ve afganistan takviminde - başlangıcı 21 marttır, nevruz bayramı'dır - yılın yedinci ayı olan (bkz: eylül) ayıdır ve mihr ayı, bizim kullandığımız takvim sisteminde 23 eylül - 22 ekim tarihleri arasına denk gelir. iran'da geleneksel olarak mihr ayının başlangıcında sevgi, saygı, toplumsal barış gibi olgulara da vurgu yapan (bkz: mihrigân) (mihri dönemi, mihr dönümü) isimli şükran bayramı kutlanır.

    bu gelenek, aslında mevsim döngülerini, ilkbahar ve sonbahar döngülerini kutlama âdetine dayanır. asırlardır geleneksel olarak bahar ekinoksunda (bkz: nevruz) bayramı, güz ekinoksunda da (bkz: mihrigân) bayramı kutlanır.

    güz ekinoksu, gündüzün ve gecenin eşitlendiği yılın özel bir zamanıdır. bu zaman dilimi, mütenevvi kültürlerde hasat sonrasına ve bağbozumuna denk gelmesi itibarıyla birbirini sevenler için bir kavuşma zamanı olarak da bilinmektedir. sözcüğün ikincil ve mecazî anlamı olan (bkz: sevgi) bir boyutuyla da yan anlamını işte buradan alır. yine, hasat döneminin sonu olması bakımından elde edilen ürün üzerindeki emekçiliğin, şükran ve mutluluğunun kutlandığı bir bayramdır.


    pers kralı feridun yapılan savaşta dahlak'ı mağlup ettikten sonra zafer kutlamaları yapılır. firdevsî, iran tarihinin aynası olan (bkz: şehname) adlı ünlü eserinde bu kutlamaları güz ekinoksuna denk gelmesi bakımından şöyle anlatır:

    “feridun, kendisinden başka bir padişah tanımadı. padişahların töresince, taht, taç ve sarayını hazırladı. mihr ü mah'ın birinci mübarek gününde şahlara yaraşır tacını başına koydu.

    (…) gönüller adaletle parlayınca, padişahların töresine uyarak yeni bir bayramın temeli atıldı. bütün aydın insanlar ellerindeki yakut kadehlerle sevinç içinde idiler. yeryüzü parlak şarabın, adaletin, yeni ayın ve yeni tahtın ışıklarıyla doldu. feridun, ateş yakmalarını, içine amber ve safran atmalarını buyurdu. işte, mihrigân bayramı'nı kutlamak, dinlenmek ve yiyip içmek âdeti o zamandan kalmıştır. işte bu bayram, o dönemin dini ve töresidir.”