1. bir arkadaşımın yazması ile daha bir farkına vardığım gerçek. nasıl bir ülke burası. etrafta mutlu insan en son ne zaman gördünüz. kocaman gerçek bir distopyada yaşıyoruz. gerçekten iyice düşünmenizi istiyorum. en son mutlu bir insan ne zaman gördünüz. her tarafta asık suratlar. benim de suratım asık. ailemle aylar sonra vakit geçirme fırsatı buldum. ayda yılda bir görüşüyoruz. inanın ayıp olmasın diye gülüyor herkes. mutlu gibi gözükme çabasındalar daha fazla kederlenmemek için. hepsinin kafasında geçim derdi. bizim kafamızda gelecek korkusu.

    sokakta mutlu çiftler var. aşk sarhoşluğu ya da seks yapma ihtimali üzerine yapılan maymunluklar. heyecan geçince tekrar mutsuzluk. bu çukurdan çıkmanın yolu yok mu? mesela bir insan sesli gülüyor diye dayak yedi mi başka ülkelerde acaba. başkasının mutluluğu neden batar insanlara. ben mutlu insanlar görmek istiyorum etrafımda. özgür olmak istiyorum. kaygılanmaktan ve korkmaktan bıktım. lanet olsun bu topluma da devlete de.
  2. çoğu kişinin yaşadığı durum. yalnız. eğer toplumda bir şeyleri değiştirmek istiyorsak kendimizden başlamamız gerektiğini düşünüyorum.
  3. içinde bulunduğumuz ülkenin durumundan ve yaşam şartlarında ki olumsuzlukları bir araya topladığımızda ortaya çıkan durum maalesef budur. tüm bunlara rağmen mutlu olmak mümkün mü? bence evet. mutlu olmak bazen bir çok faktörün bir araya gelmesi ile oluşur bazense basit tek bir neden ve her insanın mutlu olabilmek için farklı farklı sebepleri olur. çevremde mutsuz insan sayısı az denemeyecek kadar, mutlu insan sayısı parmakla gösterilebilecek kadar. büyük bir şehir de yaşamıyorum hayatımda olumsuzluklar tek tük devamlı pozitif bakış açısına sahibim asla mutsuzsam mutlu rolü yapmadım genel olarak mutluyum mutsuz olduğum durumlar çok az ve hemen geçer bu nedenle sürekli bu soru ile karşılaşırım: "nasıl bu kadar mutlu olabiliyorsun" cevabım ise; çünkü mutluyum. üstadın dediği gibi "hayat kısa kuşlar uçuyor".
  4. mutlu insanlar görme özlemini gidermek için, herhangi bir ilköğretim okulunun teneffüs saatine yada yeni uyanan bir bebeğe denk gelinmesi gerekendir.

    ne olursa büyüyünce oluyor anasını satayım.
  5. sadece işlerimizi yapmaktan koşuşturmacalı gel gitli işlerimiz var. hep koşuşturuyoruz ve nedense hep bir geç kalmışlık var. hayat gidiyor ve mutluluk, umut, hayaller sanki nesli tükenen canlılar gibi. mutlu olmak yerine agresifliği, umutlu olmak yerine umutsuzluğu, hayallerimiz yerine şartlanmış hayat yollarını tercih eder olduk. mutlu insan göremez olduk. oturup konuştuğumuzda bizi umutlandıran, sevindiren mutluluk saçan insanlar gitti birbirleri için laf sallayan insanlar geldi sanki.

    mutlu olmak şart, en zor zamanda bile kendimizi mutlu edecek birşeylere sahip çıkmalıyız kendimizle ilgili. mutluluk farkında olmasakta insanları birbirlerine bağlar; insan sevdiği mutlu olduğu yerde kalmak ister. işte tam da bu yüzden mutlu olan insanlardan olmalıyız ki birilerine ışık saçabilelim, derdi olanı mutlu edip onun mutlu insan özlemini giderebilelim.
  6. başkalarının mutluluğunu kollamaktansa, ufak şeylerden hala mutlu olmayı bilmek gerek. önümüze gelip geçene sövmek, sürekli şikayet etmek nasıl olsa bizi bir sonuca erdirmeyecektir; uzun ya da kısa vadede.

    bazen bir çocuğa alınan oyuncak bazen bir çikolata; bazen yaşlı bir insanla sohbet, hal hatır sormak; kendine zaman ayırmak, çok istediğin yere gitmek ya da eşyayı almak... o kadar çok neden var ki.. ama hayat telaşı ve koşturmacasın da kimine çok yavan geliyor tüm bunlar biliyorum.

    bunun dışında sürekli değişen gündemin değişmesi, şaşılacak şeylere bile şaşırmayacak seviyeye çekilen duygular; duyarsızlaşma ya da aşırı tepkili ruh halleri.. kaosun içinde tutanacak dal arama telaşımız. zor olsa da denemeye değer belkide.
  7. hiç hissetmediğim özlem; kimi görsem mutlu etmek için elimden geleni yaparak mutlu olabiliyorum çünkü. sorunu çevrenizde değil kendinizde arayın canlarım.