1. ey dil ey dil niye bu rütbede pür-gamsın sen
    gerçi vîrâne isen genc-i mutalsamsın sen
    secde-fermâ-yi melek zât-ı mükerremsin sen
    bildiğin gibi değil cümleden akvemsin sen
    rûhsun nefha-i cibrîl ile tev’emsin sen
    sırr-ı haksın mesel-i îsî-i meryemsin sen.
    hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
    merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.

    《 ey gönül, ey gönül! neden bu makamda gam dolusun sen
    gerçi virane isen de tılsımlı bir definesin sen.
    meleklere secde etmeleri buyurulan saygıdeğer bir varlıksın sen.
    bildiğin gibi değil, sen bütün varlıklardan daha üstünsün.
    ruhsun. cebrail’in üfürmesiyle ikizsin sen.
    hak gerçeğinin sırrısın sen, meryem oğlu isa misali.
    hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen.
    bütün yaratıkların gözbebeği olan insansın sen.》

    merteben ayn-ı müsemmâdadır esmâ sanma
    merci’in hâlik-i eşyadadır eşyâ sanma
    gördüğün emr-i muhakkakları rûyâ sanma
    başkasın kendini sûretle heyûlâ sanma
    keşi ile sâbit olan ma’niyi da’vâ sanma
    hakkına söylenen evsâfı müdârâ sanma.
    hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
    merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.

    《 derecen adlandıran katındadır, adlarda sanma.
    yerin eşyanın yaratıcısındadır, eşyada sanma
    gördüğün mutlak emirleri rüya sanma
    başkasını kendinle kıyasladığında heyûlâ sanma (gözünde büyütme)
    bir kimseden gelen engeli mühim bir mesele sanma
    hakkında söylenen vasıfları sana yaranmak için söylüyorlar sanma.
    hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen.
    bütün yaratıkların gözbebeği olan insansın sen.》

    inleyip sırrını fâş eyleme ağyâra sakın
    düşme bilmezlik ile varta-i inkâra sakın
    değmesin âhların kâkül-i dildâra sakın
    sonra mansûr gibi çıkman olur dâra sakın
    arz-ı acz etmeyesin yâreden ol yâre sakın
    bulduğun cevher-i âlîleri bîçâre sakın.
    hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
    merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.

    《ağlayıp inleyerek sırrını yabancılara açıklama sakın
    cahillik edip inkar çukuruna düşme sakın.
    ahların sevgilinin kahkülüne değmesin sakın
    sonra mansur gibi darağacına çıkarsın, sakın
    o sevgiliye yaralarından çaresizlik içinde yakınma sakın
    bulduğun yüce cevherleri (ruh) koru gözet ey biçare.
    hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen.
    bütün yaratıkların gözbebeği olan insansın sen.》

    sendedir mahzen-i esrâr-ı mahabbet sende
    sendedir ma’den-i envâr-ı fütuvvet sende
    gizli gizli dahi vardır nice hâlet sende
    ma’rifet sende hüner sende hakikat sende
    nazar etsen yer ü gök dûzah u cennet sende
    arş u kürsî ü melek sendedir elbet sende.
    hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
    merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.

    《sendedir sevgi sırlarının mahzeni sende
    sendedir yiğitlik nurlarının madeni sende
    gizli gizli daha nice haller vardır sende
    irfan sende, ustalık sende, doğruluk sende
    bir baksan, yer ve gök, cehennem ve cennet sende
    yüce ve ilahi makamlar ve melekler sendedir elbet sende.
    hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen.
    bütün yaratıkların gözbebeği olan insansın sen.》

    hayfdır şâh iken âlemde gedâ olmayasın
    keder-âlûde-i ümmîd ü ricâ olmayasın
    vâdî-i ye’se düşüp hîç ü hebâ olmayasın
    yanılıp reh-rev-i sahrâyı belâ olmayasın
    ademe muttasıl ol tâ ki cüdâ olmayasın
    secdeler eyle ki merdûd-ı hüdâ olmayasın.
    hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
    merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.

    《yazık olur, sultanken bu alemde dilenci olmayasın
    ümidine keder bulaşmış ve yalvaran olmayasın
    keder vadisine düşüp değersiz ve faydasız olmayasın
    yanılıp bela çölünün yollarına düşmeyesin
    insana yakın dur ki fazla uzaklara düşmeyesin
    secdeler et ki yaradanın reddettiği olmayasın.
    hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen.
    bütün yaratıkların gözbebeği olan insansın sen.》