• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
play time - jacques tati
tati karakterlerinin her filmde farklılığı ve bohemliği fark yaratan unsurlardandır. yıllar süren bir prodüksiyon olan playtime, bu konuda en iyi örneklerden birisi... filmde monsier hulot'un serüvenleri anlatılmaktadır; kahramanımız paris’teki bir amerikalı memur ile görüşmek zorundadır, fakat teknoloji dolu modern mimariler arasında kaybolur. hulot turistlerin arasına istemeden de olsa karışır ve bir amerikalı turist grubuyla paris’i dolaşırken ondan beklenecek kargaşayı da oluşturur. 1967 yılına ait bir klasik "playtime"...


  1. film sürekli bir hareketlilik, devinim, hengame içinde...ama tüm bu sahneler teknolojik binaların insanı nasıl çileden çıkarabileceğini hissettirmek için...fazla diyalog olmadan muhteşem mekan ve nesne çekimleriyle beynimin filmin ve yönetmenin hızına yetişemediğini hissettiğim karnaval gibi bir film...
  2. tati'nin hemen hemen tüm filmlerinde yaptığı gibi, hem yönettiği, hem başrolünü oynadığı hem de senaryosunu yazdığı bu film fransız sinemacının dördüncü uzun metrajlı filmi. jacques tati, yaşamı boyunca sadece altı uzun metrajlı film yaptığı halde tüm zamanların en iyi 50 yönetmeni arasında sayılmakta. çekimleri 1964 yılında başlayıp dört yıl süren ve yüksek çözünürlüklü 70 mm geniş formata 6 kanallı ses sistemiyle çekilen "oyun vakti" için tati, paris kentinin gökdelenlerle dolu kalabalık bir bölümünü stüdyoda yeniden inşa ettirmişti. "tativille" adı verilen bu devasa set yaklaşık 17 milyon fransız frangına mâlolmuş ve bu nedenle "oyun vakti" yönetmenin en pahalı filmi olmuştu. film gişede iş yapmayınca da yönetmeni on yıl sürecek büyük bir borcun altına sokmuştu.

    tati, son filminin üzerinden on yıl geçtikten sonra yaptığı bu satirik komedide kendisiyle özdeşleşmiş olan şarlovari ayrıksı karakter "bay hulot"yu istemeyerek de olsa üçüncü kez canlandırdı.

    "oyun vakti" filminde tati, geleneksel ahlâk değerlerinin oluşturduğu yaşam tarzı ile tüketim toplumunun ortaya çıkardığı kargaşa ve koşuşturma arasındaki çelişkiyi vurgular, modernleşmenin getirdiği yabancılaşmaya dikkati çeker. tati, "oyun vakti"nde romantik alter egosu "bay hulot"ya, tıpkı bir önceki filmi "amcam"da olduğu gibi geleneksel mimarinin yok edilip yerini çelik ve camdan yapılmış soğuk, ultra-modern yapıların almasını, insanın doğasına aykırı bulduğu yapay şehirleşmeyi ve mekanik bir düzene girmiş olan iş dünyasını eleştirtir. "bay hulot" bu kaotik kentsel değişime don kişotvari bir biçimde direnir. tepkisini her zaman olduğu gibi sakarlığının yarattığı anarşi ile ortaya koyar.