1. ekonomik güce sahip olanın yönetim hakkını da almasıdır. kökeni m.ö. 600'lere uzanır. poliste nomosla yönetilen halkın -daha doğrusu orta sınıf- daha fazla hak istemesinden doğmuştur. sözlü kuralları değiştirmek için ayaklanma çıkaran orta sınıf, aşağı sınıfları da saflarına çekerek tipik burjuva devrimi yapmak istemiştir. bunun üzerine aristokrat sınıf, az da olsa orta sınıfın lehine düzenlemiştir bu yasaları ve yazılı hale getirmiştir. eski yunan'ın herkesçe bilinen iki yasa koyucusu vardır, eşitliğe daha fazla imkan tanıyan solon ile tarihsel bir kişilik olduğu belli olmayan lykurgos. solon'dan önceki yasa koyucu drakon, mülkiyeti koruyan, kısas temelli ve aynı suça aynı ceza ilkesi olmayan, kısaca adil olmayan yasalar koymuştur. solon ise diğer sınıflara daha fazla hak tanımıştır. paralı köleliği sınırlandırmıştır. fakat bu tavizlerle yetinmeyen orta sınıf cezaların asalete göre değil servete göre düzenlenmesini sağlamıştır. bununla beraber servet, aristokrasi ile orta sınıfın ortak niteliği haline gelmiştir. böylece birçok poliste aristokratik yönetimler yerine servet ölçeğini kullanan plütokrasiler ortaya çıkmıştır. servet sahibi olmayan halkın birçok haktan mahrum bırakıldığını söylemeye lüzum yok sanırım.
    sezgi
  2. oligarşi, küçük ve ayrıcalıklı bir sınıfın iktidarda olduğu yönetim şeklidir. bir oligarşi olan plütokrasi de bu küçük ve ayrıcalıklı sınıf yani oligarklar büyük burjuvalardır.

    noam chomsky ve jimmy carter'a göre amerika birleşik devletleri bir plütokrasidir. roma imparatorluğu, kartaca, italyan şehir devletleri venedik, floransa, cenevizliler, 2. dünya savaşı öncesi japonya birer plütokrasidir.