sis




  1. yer seviyesindeki buluttur. sabah kalktığınızda havanın olması gerektiği kadar aydınlık olmadığını fark edersiniz. pencereden baktığınızda durum netleşir. her yanı sis kaplamıştır. aklınıza daha önce okuduğunuz romanlar ve seyrettiğiniz filmler gelir hızlıca. sis içinden gelen yaratıklar, insanlar ve kabuslar. ancak hemen sonra saate bakıp sıyrılırsınız hayallerden, çünkü işe gitmeniz gerekmektedir. kahvaltı falan derken unutursunuz sisin varlığını ama kapıdan attığınız ilk adımla o kendini size hatırlatır. ne ön ne arka. yoğun, ıslak ve sonsuz beyazlık her tarafta. sadece ayaklarınızın altındaki toprak ve alıp verdiğiniz nefesin sesi. işte şimdi hiçlik içindeki tek varlık sizsiniz öyle değil mi?
  2. birkaç gündür istanbulu etkisi altına alan doğa olayı. ilkbahar ve sonbaharda yapar bunu hep.
    sis kentin küçük kusurlarını örten bir peçe gibi. güzel görünüyor istanbul ama zararlı da aynı zamanda. sis durgun havada olur, en ufak bir esinti olmaz. havada biriken partikülleri, dumanı olduğu gibi yere çökertir. solunum yolu hastalıklarını tetikler. sisli havalarda özellikle kömür yakılan bölgelerde sülfür dioksid zehirlenmeleri görülebilir.
    zararlı etkilerini bir yana bırakırsak sis, pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. tevfik fikret'in sis isimli upuzun bir şiiri vardır. bu şiirden esinlenerek abdülmecid efendi tarafından yapılarak tevfik fikrete armağan edilen bir de sis tablosu vardır. halen aşiyan müzesinde teşhirde bulunan tabloda gün doğumu saatinde belli belirsiz bir istanbul silueti yer alır.