1. genel tanımı ile toplum bilimi. ayrıca sözel bilimlerden birini oluşturmaktadır (ki bazı insanlar sözel bilimleri kabul etmiyor) ^:hahahaha^.

    üniversite de eğitim verilen sosyoloji bölümü ise; batı avrupa tarihinde yer alan, tarihi gelişmeleri ezberlemek üzerine kurulan bir bölüm şahsi kanaatimce.

    ayrıca savunduğum, yaşayan üç çeşit insan fikrinin de temelleri bu bölüm aracılığıyla atıldı. (bkz: köle burjuva asker)
  2. kurucusu albert camus'dur.
    ona göre sosyoloji; matematik, fizik, kimya gibi pozitif bilimlerden daha önemlidir. bence haklıdır da.
  3. mutlu
  4. türkiye'de belli başlı üniversiteler dışında okunmaması gereken bölüm.
  5. zevk için- zevkine öğrenmek için bu bölüm okunur diyerek istanbul üniversitesi açık ve uzaktan eğitim fakültesine girdim. ders notlarını okusan evet bilgin artıyor. ama sınava öyle çalışmayacaksın diyor sana sistem. o kadar ezber o kadar olaydan-konudan uzak şeyler ki, tamam testte çok yorum olmasını pek kimse beklemiyor ama sorular abartının ötesi.

    1. sınıfı bitirdim ancak sınıf geçip diploma almak amacıyla (diploma alsam ne işime yarar onu da bilmiyorum ya) okumayacağım için, şimdilik okulu dondurdum. kendi edindiğim kitaplardan okuyup öğrenmek daha iyi olacak.
  6. kafamda soru işaretleriyle ve etrafımdaki insanların "o puan harcanır mı" "salak mısın?" "hukuk yerine sosyoloji diyorsun, e sen bilirsin tabi..." gibi caydırma çabalarına rağmen seçtiğim ve şuan bu kararımdan çok da memnun olduğum bölümümdür. bunda muhteşem hocalarımın etkisi çok çok büyük tabi. öncesinde de yeterince sorgulayıcı ve kapsamlı bir bakış açım olduğunu düşünüyordum, ne kadar yanıldığımı farketmem çok uzun sürmedi. bölümümün bana şimdiye dek kazandırdığı en önemli şey "sorgulamak". her zaman, her şeyi sorgulamak. öğrendikçe, sorguladıkça daha çok konuşabilme yetisini kazanacağıma dair bir yanılgıya kapıldım başlarda ama tam tersi gerçekleşti ve daha fazla sustuğumu farkettim. ne kadar şey öğrendiysem bir o kadar da şey bilmediğimi farkettim. bunca yıllık inançlarım, fikirlerim sarsılmaya başladı ve önceliğim, hedefim her gün daha çok öğrenmek, okumak, sorgulamak oldu. sevgili bölümüm beni değiştirmeye daha yolun başında başladı ve eminim devam edecek. bu yolun sonunda iyi bir iş sahibi olur, iyi para kazanabilir miyim? bilmiyorum ama daha "iyi" bir insan olacağıma yürekten inanıyorum. kafasında sosyoloji okumak konusunda soru işaretleri olan veya kitap önerisi isteyen varsa severek cevaplarım. belki bir gün buraya bir şeyler daha eklerim.
  7. doğa bilimleri gibi 2+2 nin dört ettiği kesinliği sosyolojide görmek pek mümkün değildir. 10 larca farklı ekole ve metoda sahiptir.
  8. şu yaşımda bana ikinci üniversiteyi okutacak tarih, felsefe ile beraber senelerdir imrenerek baktığım bölümdür. arkadaş buradan bir kaç arkadaşım vardı lisans yıllarında, tarihtende, psikolojiden de. burayı okuyan insanlarda ki o gelişme, o vizyon değişimine imrendiğim kadar hiç bir şeye imrenmedim. gerçekten hakkı verilerek okunduğunda bireyi başka bir insana dönüştürüyor. sosyoloji'den mezun olan insanlarla konuştuğunuzda kitlesel olayların sebeplerini çok kolay bir şekilde çözümlüyorlar. dediğim gibi acayip kıskanıyorum bu bölümü ya da beşeri bilimlere ait herhangi bir bölümü.
  9. toplumsal sorunlara kavramsal bir biçimde yaklaşmaya, toplumu oluşturan bireylerin,sınıfların sorunlarına derman olmak için sorular sormaya çalışan sosyal bilim. aynı zamanda günümüz şartları korkutmasaydı da yazabilseydim, popüler kültür, toplumsal cinsiyet gibi en çok öğrenip çalışmak isteyeceğim konuları bünyesinde barındıran lisans bölümü.
    lise yıllarımda insanların kime, neden "apaçi" dediklerine dair güncel bir araştırma yaptığımda aldığım cevaplarla yaşadığım aydınlanmanın kaynağı. üniversitede anca seçmeli dersini seçebildim.
  10. 27 senelik ömrümde 8 senelik sosyoloji tahsilimde (tabi ki 8 yıldır lisans okumuyorum) sosyolojinin en iyi tanımının aliya izzetbegoviç tarafından yapıldığını düşünüyorum. şöyle ki: ''sosyoloji, uygarlık ruhunun veya ruhsuzlugunun aynasıdır.''
    (bkz: doğu ve batı arasında islam)