1. aylarca hangi rengini alsak muhabbeti yapılır tıp fakültesi 4. sınıfta. her rengi de pek bir güzel. tabii ki littmann alır büyük bir çoğunluk.
    stajın ilk zamanları hevesle boyna takılıp gezilir. çok da yakışır valla. zamanla muayene öğrenildikçe işlevsel hale gelir. kolun, bacağın gibi olur. ben hastaneden çıkıp dışarda, alışverişte, sokaktayken bile çantamdan çıkaramıyorum. gerçekten bir parçam gibi oldu. hem yolda birine, şuraya uzanıp üstünüzü çıkarın sizi bir muayene edelim deme ihtimalim var her an.(*:swh)
  2. fransız doktor rene- theophile laennec'in bulduğu bu aletin adı, yunanca "göğüs" anlamındaki stethos ve "izleyen" anlamındaki skopos sözcüklerinden gelir.
    hastaların kalp ve solunum seslerini dinlemek için doktorların yüzyıllardır uyguladıkları geleneksel yöntem, kulaklarını hastasının göğsüne ve sırtına dayamaktı. ne var ki, aradaki yumuşak dokular iç organların sesini boğduğu için çoğu zaman hiçbir şey duyulamıyordu. bir gün, tahta bir kütük parçasıyla oyun oynayan çocukları izlerken laennec'in aklına parlak bir düşünce geldi. çocuklardan biri kütüğün bir ucuna eliyle vuruyor, öbürleri de kulaklarını öbür uca dayayıp kendilerine kadar ulaşan bu sesleri dinliyorlardı. laennec, araya sesi ileten bir madde koymakla daha iyi sonuç alınacağını düşünerek hastalarına da bu yöntemi uygulamaya karar verdi. çalıştığı hastanede bir kaç kağıdı silindir biçiminde büküp bir ucunu hastanın göğsüne, öbür ucunu hastanın kendi kulağına dayandığında kalp atımlarının her zamandan daha çok işitildiğini fark etmekle kalmayıp steteskopun temelini atmıştır.
  3. kullanmayı denemeden önce "yahu şu aletle sırtımdan akciğerimi nasıl dinliyor bu adamlar? ne kadar ses iletir ki bu?" diye merak ederdim.

    ne kadar hassas olduğunu açıklamak gerekirse: ilk defa steteskobu kulağıma taktığımda -ucuna daha hiç dokunmadım- yanlışlıkla masaya düşürdüm ucu. aman allahım, o nasıl bir ses, bomba patladı sandım. resmen "güm" diye bir ses beynimde yankılandı 10 defa.

    yok artık o kadar da değildir deyip ucuna pıt pıt vurdum bir iki defa. ciddi ciddi parmağımın oradan ayrılırken "fışk" diye çıkardığı ses bile duyulabiliyormuş meğer.

    sonra denemelerimi devam ettirip avucumun içine koyup sıktım. dirseğime bir iki defa parmağımla vurup dinledim. cidden ses geliyor.