tdk




  1. türk dil kurumu kısaltması. sabah sabah m.ö. ve m.s. kısaltmalarındaki noktaları kaldırdıklarını öğrendim. sizde durum nasıl bilemem ama bu civarda panik var, herkes hızlı hızlı bi yerlere gidiyor. otobüsler çok kalabalık. yarın bir gün cümle sonundaki noktayı da kaldırırlarsa n'olacak?
    abi
  2. ortak bir bilinç, ortak bir kültür, ortak bir tarih, ortak bir dil, ortak bir coğrafya içinlerden biri.
  3. şöyle bir habere denk geldim:
    "Oxford sözlüğü cinsiyetçi ifadelerden arındırılıyor. TDK'nın umrunda değil"

    içeriğine baktığımda, oxford sözlüğünden verilen örnekler evet cinsiyetçi denebilir ama bizimkilerin yanında masum kaçıyor doğrusu.

    yazıda tdk anlamı örnek verilen kelimeler:
    serbest - ağırbaşlı olmayan, hoppa (kadın)
    müsait - kolayca flört edebilen (kadın)
    hadi bunları da geçtim. iyimserim diyelim... göz yumdum diyelim. son örnek saç baş yolmaya sebep.

    mal - orospu.

    kelimeler "türk dil kurumu"ndan evet.

    kaynak: kültürservisi haberin linki
  4. bu sefer de "kirli" sözcüğünün anlamı üzerinden bir polemik başlamış. benim anlamadığım, bu insanlar tdk' yı türkçeyi kuran, geliştiren bir dil mühendisleri topluluğu gibi mi görüyor? normalde dil kurumlardan bağımsız olarak değişen ve gelişen bir sistemdir, tdk' nın amacı dili değiştirmek, kurmak falan değil incelemektir. yani ben şahsen tdk' nın sözcüklerin anlamları ile oynayarak toplumumuzdaki ataerkilliği perçinlemeye çalıştığını sanmıyorum. böyle bir gerizekalılığa tutulmuşlarsa tepkileri anlarım.

    "kirli" sözcüğünün "regl dönemindeki kadın" manasına da gelmesi tdk öyle belirlediği için değil, kadınların erkeklerle aynı statüde olmasını istemeyen toplumsal zihniyetin bu sözcüğe böyle bir yakıştırma yapmasıdır. illa bir tepki gösterilecekse zihniyete; bu zihniyete sebep olan kurumlara, kişilere tepki gösterilmeli.

    mesela marjinal sözcüğü tdk' da birinci anlamıyla bir matematik terimi, ikinci anlamıyla aykırı olarak açıklanmıştır. önceden toplumun genelinden farklı yaşam tarzına sahip olanlar için kullanılan bir sözcükkken muhafazakar zihniyet ve söylem bu sözcüğü anarşist, terörist
    sözcüklerine yaklaştırdı. çok büyük değişiklikler olmazsa tdk bu sözcüğe üçüncü anlam olarak devlet karşıtlığını yazmak zorunda kalacak. bu tdk yazdı diye o anlama gelmeyecek yine, toplumsal zihniyetin gelişimi dilin seyrini böyle belirlediği için böyle olacak.
  5. tdk'nın görevleri gibi birşeyler aradım ve kendi sayfasında şöyle bir şeyler buldum:

    1. Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak;
    2. Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak
    yaşayan ve gelişen bir organizma gibi düşünürsek üzerinde mühendislik yapılarak en doğrusunun empoze edilebileceği bir yapı değildir elbette dil. ancak devrimci bir anlayışla ele alınsa madde 2 bugün tdk'nın yaptığının tam tersinin yapılmasını zorunlu kılardı herhalde. dilin güncel sorunları ile anlatılmak istenen topluma nüfuz etmiş cinsiyetçi söylemler, yabancı dilin kültürel hegemonyasının dilde yansımaları olsaydı işleri başından aşmış olurdu herhalde; ama tahminim solitaire oyununa Türkçe isim aramaktan ötesine vakit bulamıyor zat - ı alileri
    mesut
  6. koku sözcüğünün tanımında anlatım bozukluğu yapan kurum.

    "nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu."

    evet, plaketim nerede?
  7. internet sitelerinden 10 yılda yaklaşık 260 milyon söz aranan kurum.
  8. bir dönem şapkalı a tartışmaları çok dönerdi. kullanılıyor mu kullanılmıyor mu? tamamen isteğe bağlı kullanılmakla resmi yazışmalar ve edebi işlerde hala kullanılıyor. aslında şapkalı a da değil bu (^), düzeltme işaretidir.
  9. türkçenin yetkili makamı değildir, bir yetkili makam aranıyorsa bu makam ancak halktır. tdk şunu yaptı bunu değiştirdi gibi söylemler bana oldukça akıl almaz gelmekte. zira en ufak yaşlarda öğretilen "dil; doğar, gelişir ve ölür. dil yaşayan bir olgudur." ifadesini çürütmeye götürür. halk bir dili kullanmazsa o dil yok olur. bir dili yaşatmak istiyorsanız bunu zorla bir kurum vasıtasıyla değil de insanların, yaşadığı coğrafyayı ve kendi kültürünü sahiplenmesini sağlamalısınız. yoksa ne kadar kural koyarsanız koyun yaptığınız eylem, bir doktorun bitkisel hayattaki hastasına kalp masajı yapmasından öteye geçemez.

    tabi ben de dil konusunda ahkam kesecek kişi değilim. ancak bana böyle olması doğru gibi geliyor.