1. uruguay eski devlet başkanı josé mujica der ki:

    "gereksiz ihtiyaçlardan oluşan koca bir dağ yarattık. bir şeyler satın alıyoruz, sonra çöpe atıyoruz. aslında boşa harcadığımız şey, hayatlarımız. bir şey satın aldığımda veya siz aldığınızda ödemeyi parayla yapmıyoruz. ödemeyi yaşamımızdan, para kazanmak için harcadığımız zamanla yapıyoruz. aradaki fark ise şu: hayatı satın alamazsınız. hayat geçip gider... ve hayatınızı boşa harcayıp özgürlüğünüzü kaybetmek korkunç bir şeydir."


    etrafımızda sıra sıra dizilmiş avm'ler sayesinde biraz , belki de tümüyle , deli gibi alış veriş yapıyoruz. ben de dahil olmak üzere, kimsenin elinde bir "ihtiyaç listesi" göremiyorum ben. ne bulursak alıyoruz, doluşturuyoruz. sonra da ay sonunu nasıl getireceğiz diye kara kara düşünceler... maaşların üzerinde seyreden kart limitleri. bitmek, tükenmek bilmeyen bir tatmin obezitesiyle karşı karşıyayız. sadece vücutlarımız şişmiyor, ruhlarımızda da bu anlamsız tüketim sonucu bilinçsiz bir ödem oluşturuyor.

    çalışıp para kazanmak için bu kadar çaba harcayıp strese maruz kaldığımız halde, genelimiz "mutsuz" .
  2. olması gerekendir. bir yat bir yalı kolay kazanılmıyor.tüketin tükettirin.
  3. cagimizin hastaligi dopamin eksikliginden kaynaklaniyor bence..zamansizliktan insanlar hazzin kolayina kaciyor..
  4. en somut ve en büyük örneğini şükran gününden sonraki ilk cuma, yani meşhur ismiyle black friday'de görebiliyoruz.
  5. insanların para harcama konusunda kendine hakim olamayıp sonra tü kaka dedikleri çılgınlık.

    "kapitalist düzen bizi televizyonlarda reklamlarla kandırıyor bilinçaltımıza işliyor her şeyi"

    e izleme?

    "asgari ücret ile iphone almaya çalışıyor insanlar, hayatlarını kapitalist sistem için harcıyorlar"

    e harcama?

    "indirim gördüğü her yerde 20 kıyafet almadan çıkmıyor insanlar, ihtiyaçtan fazla kullanım var!"

    e almasınlar???

    "avm'ler alışveriş yaptırmak için kapitalist tuzaklar! hepsi oyun!"

    e gitmeyin?

    "bankalar kapitalist düzenin tapınakları, bize kredi kartları verip daha fazla harcama yapmamıza neden oluyorlar! sonra da faizle geri alıp hayatları söndürüyorlar"

    e almayın kredi?

    ben anlamıyorum.

    hayat boyu kredi kartım olmadı, ihtiyacını da hissetmedim. param yoksa harcamadım.
    hayat boyu mobil teknolojilere harcadığım para tutarı toplam 1500 tl (bir defa akıllı telefon aldım), hala aynı telefonu kullanıyorum. 3 sene oldu sanırım. mis gibi çalışıyor. meraklısı varsa söyleyeyim, iphone almadım. ki istesem alırdım, bütçem vardı da ne gerek var?
    çok zorunda kalmadıkça giyim alışverişi yapmaktan nefret ederim. tek çift ayakkabım var. 2-3 senelik de bir çift bot.
    avm'lerden nefret ederim. birisi beni zorla sokmadıkça da girmem.
    televizyon izlemiyorum.
    bilgisayarım 2005 teknolojisi kullanıyor. alabilirsem 20-30 liraya 1gb ram almayı düşünüyorum çünkü kıpırdamıyor artık neredeyse.

    çok ilginç...

    not: mutlu bir insanım
  6. hep söyledik..
    kapitalizm konfor verir, özgürlüğünüzü alır..
  7. bir baska versiyonu da (bkz: marka takıntısı) 'dır.

    tuketim cilginligi oyle yuksek seviyelerde ki insanlar hayatlari boyunca kullanmayacaklari esyalara paralar saciyorlar. bu durumlar icin aslinda guzel bir cumlecik var: ayranı yok içmeye...
  8. "bütün maddi tatminleri sağlayın ona, öyle ki uyumak, çörek yemek ve dünya tarihini sürdürmeyi dert edinmekten başka yapacak bir şeyi kalmasın; yeryüzünün tüm mallarına boğun ve saç diplerine kadar mutluluğa gömün: bu mutluluğun yüzeyine küçük kabarcıklar çıkacaktır, suyun üzerinde olduğu gibi."

    (bkz: yeraltından notlar - fyodor mihailoviç dostoyevski)
  9. tüketim çılgınlığına mı giriyor bilmiyorum ama discovery showcase kanalında kupon hastaları diye bir program var. isminden de anlaşılacağı üzere programda kupon biriktiren kişileri gösteriyor. tabi bizim ülkemizde kupon kültürü pek yok o yüzden kuponun ne işe yaradığını şöyle bir anlatayım isterseniz.

    kupon belirli ürünlerde % bazında veya direk parasal olarak indirime yarayan kağıt parçasıdır. dergi, gazete gibi ürünlerin arkasında olur genelde. bazen yeni açılmış mağazalarında müşteri çekmek için dağıttığı olur.

    genelde bu kuponlar düşük miktarda indirim sağlar. 25 cent veya 50 cent gibi. bunları biriktiren bağımlı kişi bunları biriktiriyor. eşden dosttan yardım isteniyor. hatta bazen cafelerdeki garsonlarla anlaşıp oradaki dergilerin kuponları toplanıyor. şimdi siz diyeceksiniz ki 25-50 centten ne olur. programları izlerseniz 1000-2000 dolar civarında, hattta 2000 doların üzerinde tek kuruş para ödemeden sadece kupon ile ödeme yaptıkları alışverişleri görürsünüz. program amerika da çekiliyor ve bizim ülkedeki gibi çoğu şey pahalı değil. 2000 dolar bizdeki alışveriş gücünde yaklaşık olarak 10.000 tl yapıyor. tek kuruş ödemeden marketi alıp gidiyorsunuz kısacası.

    kupon biriktiren insanların genelde bir kileri olur. bu kilerleri de gösteriyor program. kilerler sistematik şekilde düzenleniyor. yeni gelen ürünler yerleştiriliyor. kiler yaklaşık 300-500 mt^3 hacminde ve bunun p-75 i doluyor.

    bunu neden anlattım bilmiyorum ama asıl tüketim çılgınlığı bunun gibi olanlardır. yoksa gidip 2 pantolon alan değildir.
  10. bizim olmayan paraları harcıyoruz. bu hem bizim hem de sahiplerimizin işine gelişor. "moderen kölelik". daha önce bahsetmiş miydim?