1. ziraat bankası, botaş, tpao, ptt, bist, türksat, türk telekomun hazineye ait yüzde 6,68'lik kısmı ve eti maden ile çaykur'un genel müdürlükleri ve son olarak halkbankası, thy.

    varlık fonu nedir?
    devletin bütçe fazlasını, gelir fazlasını veya elinde ki emtiaları değerlendirmek ve gelecek kuşaklara aktarmak için çeşitli özel kurum veya kamu kurumlarının finansal varlıklarına yatırım yapması.

    türkiye varlık fonu a.ş. tamamen bir peşkeş politikası çünkü yiğit bulut ve himmet karadağ gibi yalama konusunda becerikli ekonomi konusunda beceriksiz insanlar yönetim kurulunda. ohal'in nimeti khk ile yapılan bir hukuksuzluk bu ohal neden çıkarıldı bu khk'nın ohal'e katkısı faydası nedir? ayrıca bu kadar dış borç, cari açığa rağmen nasıl varlığımız veya gelirimiz olabiliyor.
    adından da anlaşılacağı gibi bu bir şirket özel kurum statüsünde ve kendi başına ayrı bir hazine oluşturuldu.meclis ve sayıştay denetimi dışında.
    dünya'da varlık fonu olan ülkelerin uygulamaları ortada parası fazla geliyor bu parayı kumbaraya atıyor ulen bizim kumbaraya atacak paramız mı var?
  2. bu kurum hakkında öne çıkartılan eleştiriler aşırı derecede zayıf. karşı çıkan kim olursa olsun söze başlarken "türkiye'nin bütçe fazlası yok bütçe açığı var. dünyadaki diğer ülke varlık fonları ise bütçe fazlalarından kuruluyor" diyor. o kadar manasız bir laf kalabalığı ve o kadar çok söyleniyor ki. ortalama bir akp'linin dünyada en çok zevk aldığı tavır "dünya gider mersine biz gideriz tersine" olduğu gerçeği ortadayken durmadan bu argümanı öne çıkarmak eminim bazılarını içten içe tatmin ediyordur. tüm dünyada milyarlarca dolarlık bütçe fazlası ile kurulabilen böyle bir fonu tayyibin parasız kurmuş olmasının türkiye ekonomi tarihinin en büyük başarılarından biri olarak lanse edilmesine ramak kaldı.

    bunun yerine, diğer örneklerini baz almadan, bu oluşumun kendi başına sorunlarına odaklanmak lazım.

    öncelikle, devlete ait bir varlığın özelleştirme kapsamına alınması kendi başına büyük bir stratejik karar ve bir problemken, ohal'i fırsat bilerek çıkartılan tek bir kararnameyle devletin en değerli tüm varlıklarının, denetimsiz ve en önemlisi *ihalesiz* özelleştirilebilmesinin önünün açılmasının kamu yararına olma ihtimali var mı?

    bunun yanında bu fonun kurulma amaçlarından en önemlisi esasında bu varlıkları ipotek ettirmek. mekanizma şöyle işliyor: bildiğiniz üzere cengiz-limak-kolin üçüncü havaalanını yaparken ve içtaş üçüncü köprüyü yaparken yüklü miktarda krediye ihtiyaç duydular ancak hiçbir banka bu projelere ve bu firmalara kredi vermedi. bıçak kemiğe dayandı ve projeler durma noktasına geldi. en sonunda devlet yeni bir kanun çıkarmak ve bu projeler için kullanılacak kredilere kefil olmak durumunda kaldı. bu şu demek: bu projelerin yapımı için kullanılan krediler yüklenici firmalar tarafından geri ödenmezse, bu borcu kreditör bankaya türkiye cumhuriyeti hazinesi ödeyecek. bu projeler için kredi ancak böyle temin edilebildi. bu kredilerde kefilin türkiye hazinesi olması önemli bir ayrıntı, birazdan buraya bakacağız.

    bu olay yaklaşık bir sene kadar önce oluyor. şu bir gerçek ki şimdinin türkiyesi ile bir sene öncesinin türkiyesi arasında bile çok fark var. bu süre içerisinde bir darbe girişimi yaşandı, on binlerce kamu çalışanı görevlerinden uzaklaştırıldı, devlet bürokrasisinde inanılmaz bir süreksizlik ve kopuş meydana geldi, neredeyse dokuz aydır ülke olağanüstü hal ile yönetiliyor, ülke müthiş bir istibdat ile yönetiliyor ve mevcut olağanüstü durum bir rejim değişikliği girişimiyle olağan hale getirilmeye çalışılıyor. türkiye doğal kaynak zengini bir ülke olsaydı uluslararası finans dünyası tüm bunlara bir dereceye kadar müsamaha gösterirdi belki ki bu tip örnekler çok. ama türkiye onlardan biri değil ve olmadığı için türkiye'nin kredi notu darbe girişimi üzerinden fazla vakit geçmeden düşürülmeye başlandı. 2012-2013 yıllarında üç büyük derecelenme kuruluşundan ikisinin yatırım yapılabilir seviyeye çıkartmış olduğu türkiye'nin kredi notu 2017 ocak ayı itibariyle tekrar üç kuruluşun üçü tarafından bu seviyenin altına indirildi.

    şimdi çeşitli kamu kuruluşlarının varlık fonuna böyle apar topar devredilmesinin nedeni burada saklı. burada kredi anlaşmalarının detaylarına bakmak gerekiyor. bizim yandaş holdinglerin bir sene önce imzaladıkları kredi anlaşmalarında türkiye cumhuriyeti hazinesi garantör olarak yer alıyordu. bunun mümkün olabilmesi için elbette hazinenin garantörlüğü kabul ettiğine dair mutabakatının olması gerekir. hazine bir kaç özel şirket adına bu tip bir garantörlüğü kendi başına kabul edemeyeceği için buna ilişkin bir kanun çıkartılmış ve iş çözülmüştü. bunun yanında bu tip kredi anlaşmalarında bulunan standart koşullardan birisi, garantör kuruluşun kredi notunun düzenli olarak kontrol edileceği ve kredi notunun düşmesi durumunda ne yapılacağı hususudur.

    kredi anlaşmasının yürürlükte olduğu bir anda garantör kuruluşun kredi notunun nasıl tespit edileceğine ilişkin çeşitli kıstaslar belirlenebilir. bu kıstaslar genelde istisnasız üç büyük derecelendirme kuruluşunun (moody's, fitch ve s&p) verdikleri notlara endekslidir. denilir ki bu kuruluşların verdiği notlardan en yüksek veya en düşük olanı kabul edilecek. eğer not düşerse, krediyi veren kuruluş karşı taraftan ilave teminat isteme hakkını saklı tutacak ve bu teminatı makul bir süre içerisinde sağlanacak.

    tahmin ediyorum bizim yandaş holdinglerin imzaladıkları anlaşmalarda notlardan en yükseği geçerli kabul ediliyordu. 27 ocak tarihinde fitch'in de türkiye'nin kredi notunu düşürmesiyle birlikte tahmin ediyorum kredi anlaşmalarında yer alan, kreditör firmaların ilave teminat talep etme hakkı tetiklendi ve bu sebeple varlık fonuyla ilgili operasyonun düğmesine basıldı. büyük ihtimalle türkiye cumhuriyeti hazinesi artık büyük montanlı kredilere kefil olacak güç ve yeterlilikte kabul edilmiyor.

    kredi veren kuruluşlar iç tüzükleri gereği genellikle sıkı risk yönetimi kuralları çerçevesinde hareket ederler. bu tip sınırlamalar bu firmaların risklerle dolu bir finansal evrende risklerini kontrol altında tutmalarına ve neticede hayatta kalmalarına yardımcı olur. burada duygusallığa yer yoktur. dolayısıyla türkiye hazinesinin büyük montanlı kredilerde kefil olarak kabul edilmemesinin nedeni zaten güç durumdaki türkiye'nin tepesine iyice çökmek için değil, bu firmaların çalışma prensipleri gereğidir.

    peki varlık fonu bu problemi ortadan kaldırıyor mu? kısmen evet. bu durum varlık fonu a.ş.'nin türkiye hazinesinin kredi notundan daha yüksek bir kredi notuna sahip olma ihtimalinden kaynaklanmıyor. (çünkü kural gereği ülke içinde kurulmuş hiçbir firmanın kredi notu ülkenin notundan yüksek olamaz). peki püf noktası nedir?

    püf noktası bu firmanın tamamen özel hukuk kuralları içerisinde, kamu gözetiminden tamamen bağımsız, dolayısıyla şeffaflıktan uzak olmasında yatmaktadır. bu fon şunu yapacak: cengiz, limak, kolin, içtaş gibi güzide yandaş şirketlerimizin mevcut kredilerine karşılık olarak ziraat bankası'nı, türk hava yollarını, botaş'ı teminat gösterecek. bunu sonraki krediler, sonraki projeler için de yapacak. ve bunu sessiz sedasız yapacak. esasında hazine de bunu yapabilirdi yani ziraat bankasını ipotek ettirebilirdi ama bunu kanun çıkarmadan yapamazdı. ve bunu büyük bir kamuoyu itirazı olmadan başaramazdı. şimdi ise bunu bütün gözlerden uzak yapabilecek çünkü varlık fonu a.ş. özel hukuk kurallarına göre kurulmuş bir şirket ve icraatlarının çok büyük bir kısmı ticari sır olduğu gerekçesiyle kamuya açıklanmayacak.

    bunun haricinde yazılabilecek aslında daha fazla şeyler de var.
  3. çok güzel anlatmış yukarda arkadaş. söylendiğinde daha ötesi olduğunu tahmin ediyordum ama bu kadar boka sarabilecek birşeylere yol açabileceğini düşünmemiştim.
    wtf