1. öğretmenlere üç kuruş maaş verip sonrasında itibarsızlaştırılmasıdır. bu şartlar altında zeki bir insan manyak değilse neden öğretmen olsun. zeki insanlar başka işlere yönelince kimler öğretmen oluyor. düşük zekalı hiçbir baltaya sap olamayan kişi ya polis oluyor ya öğretmen. sonrasında bu kişiler bu mesleğin itibarını itin götüne sokup çıkarıyor. bir kısır döngü oluşuyor.
  2. turk egitim politikalarinin sorunlarini cesitli basliklarda yazmistim. madem boyle bir baslik acildi buraya da yazayim.

    oncelikle zeki insanlarin baska meslege yonelme egilimi olmasi ve egitim fakultelerine dusuk zekali (!) kisilerin gitmesi seklinde bir arguman olmaz, olamaz. cunku ulkemde universitelere yerlestirme zeka puani ile degil merkezi sinav sistemine gore oluyor. simdi oturup size zeka tanimlari ve olcme methodlarini listelerdim ama bu basligin konusu degil.

    kaliteli ogretmen kimdir peki? bilgiyi karsisindakine aktarabilen, bireysel farkliliklara gore hareket edebilen ve bilgiye nasil ulasilmasi gerektigini bilen, pedogojik yaklasimlara hakim ve kendini degisen dunyada guncel tutabilen kisidir. nasil kaliteli ogretmen olmasi gerektigini universitede ilgili fakultede ogrenir ve mezun olur. mesleginin ilk gununden baslayarakta egitimi devam eder.

    ulkemde kaliteli ogretmen yetisiyor ve yetismeye devam ediyor ama universitelerimizin egitim kadrosu bu kaliteli egitimciyi yetistirecek altyapiya sahip degil. egitim politikalari okul ve universite arasindaki baglantiyi saglayamadigindan okullardaki degisimi egitim hayatinda farkina varmadan yetisiyor egitimciler. yani mufredati okula girince ogreniyor. egitim fakultelerinde hala tepegoz ile teknoloji tanitimi yapiliyor, okula gelince akilli tahtaya baka kaliyor kaliteli(!) ogretmen.

    kisaca kaliteli ogretmen yetismiyorsa yetistiren kurumlarin guncellenmesi ve egitim politikalarindaki iletisim bozuklugunun giderilmesi gerekiyor.
  3. sagliksiz egitim politikalari olabilir. fazla fakulte acilirsa hele su formasyon isleri falan kolaylikla elde edilebilirse beden iscisi tarzinda ogretmenler yetisir.

    aslinda sagliksiz egitim politikasi derken universite acmayi kastetmiyorum. ogretmen fakultesi acarak egitimin iyilesecegini dusunmek sikinti. hani diyorlar ya her yere muhendislik fakultesi acildi. herkes muhendis falan, katilmiyorum. isinizi iyi yaparsaniz gayet iyi muhendis olursunuz. isiniz oh universiteye geldim gezeyimse olmazsiniz.
  4. öğretmenliğin ayağa düşmesi

    sadece bunun ile alakalı fakültelerden mezun kimselerin öğretmen olması gerekirken ülkemizde özal'ın (ateşi bol olsun) taşeron anlayışının memuriyetteki tezahürü olan "sözleşmeli" eleman sistemi yüzünden insanlar "hiçbir şey olamazsam sözleşmeli öğretmen olurum. bakarsın kadro da alırım" diyor. o yüzden öğretmenlik eski ciddiyetini ve saygısını kaybetti ülkemizde.