1. vicdani ret, zorunlu askerlik hizmetini siyasi, ahlaki veya dini sebeplerle kabul etmeme hakkıdır. kişi zorunlu kamu görevini silahlanarak yapmayı reddeder. bu hakkın tanınması ve kullanılması ülkelere göre değişiklik gösterir. vicdani ret görüşünün güçlenmesi 19.yy-20.yy da olur. bugün birleşmiş milletler insan hakları komisyonu ve avrupa parlamentosu tarafından temel insani bir hak olarak kabul edilmiştir.
    ülkemizde ise askere gitmek kamu görevini yerine getirmenin dışında sembolik anlamlar da taşır. erkeğin adam olması için bir şart kabul edilir. askere gitmeyene kız verilmez gibi yerleşmiş cümleler vardır. analar kınalar yakıp davullarla zurnalarla askere yiğit yollarlar. bu sembolik anlamın gerçek yüzüne bakarsak davullarla zurnalarla askere yiğit yollayan ailelerin büyük kısmı bir yandan da doğu çıkmasın diye torpil aramanın derdindelerdir. askere adam olsun diye giden çoğu erkek doğruluğu tartışmalı olsa da içerisinde bolca işkence suçu barındıran anılarıyla dönerler. ülkemizde sembolik şeylere bireyin menfaatlerinden fazla değer verildiğindendir sanırım vicdani ret hakkı tanınmamıştır. vicdani ret yapan kişiler ya retlerinden vazgeçip görevlerini yerine getirmektedirler ya da sivil itaatsizliğe devam edip firari olarak yaşamakta yakalandıkları halde askeri cezaevlerine atılmaktalar. türkiyede ilk vicdani ret tayfun gönül tarafından 1989 yılında gerçekleştirilmiştir.
    avrupa insan hakları mahkemesi'nin bu konuda verdiği iki önemli kararla birlikte türkiye vicdani ret hakkını tanımakla yükümlü olmuştur. ancak türkiye avrupa konseyi'ne üye olmakla birlikte vicdani ret hakkını tanımayan istisnai ülkelerdendir. bu hakkı tanımamakla kalmaz tck.m.318'de halkı askerlikten soğutma suçu düzenlenmiştir.
    vicdani ret hakkında recep tayyip erdoğan'ın bir açıklaması için buyrun recep tayyip erdoğan- vicdani ret açıklaması
    vicdani ret derneği için vicdani ret derneği
  2. uluslararası af örgütü tarafından; vicdan ya da inanç nedeniyle askerlik hizmetini yapmayı, ya da savaşta ve silahlı çatışmalarda herhangi bir şekilde doğrudan veya dolaylı yer almayı ret olarak tanımlandı.

    konu hakkında önemli davalardan ikisi şöyle:

    tayfun gönül davası:
    türkiye'de ilk defa vicdani ret açıklaması yapan ve bu sebeple adına dava açılan ilk kişidir. 1989'da vicdani ret açıklamasını yapmış ve türkiye cumhuriyeti devletini mahkemeye vermiş aynı zamanda 'zorunlu askerliğe hayır" kampanyasını başlatmıştır. bunların cezasını ödetmek amacıyla "halkı askerlikten soğutmak "iddiası ile yargılandı. 3 ay olarak verilen hapis cezası para cezasına çevrildi.

    mehmet tarhan davası:
    2001'de ankara'da yaptığı bir "basın açıklamasıyla" askerlik hizmetini reddettiğini açıkladı.2005'te gözaltına alındı ve verilen hiçbir belgeyi imzalamadığı için askerî birliğe gönderildi. orda da ''hizmetten tamamen sıyrılmak veya toplu erat önünde emre itaatsizlikte ısrar" (tack m.88) suçlamasıyla sivas askeri cezaevine gönderildi. daha önce de hakkında aynı maddeden açılmış 2 dosya ile birleştirilen dosyası sonucu toplam 4 yıla mahkum edildi. nihayet 2006 yılında askeri yargıtay daireler kurulu kararı ile tahliye edildi.
  3. hazır bir darbe teşebbüsünü yeni atlatmışken, darbenin en büyük mağdur gruplarından birisi zorunlu askerlik hizmetini yapmakta olan ve emre uymak dışında hiçbir şansı bulunmayan, hem darbecilerin hem de darbe karşıtlarının şiddetine maruz kalan askerler iken, ordunun küçültülmesi ya da profesyonel ordu tartışmaları devam ederken, neden vicdani reddi tartışmıyoruz?

    bu ülkede zorunlu askerlik çağına gelmiş kaç kişi gönüllü olarak askere gitmek ister ki? ben illa askerlik yapacağım, hayatımın en verimli çağlarını heba edeceğim, sürünüceğim, komutanların psikopatça yaklaşımları yüzünden travma yaşayacağım, "eğitim zayiatı" olacağım, ne idüğü belirsiz bir savaşta "şehit" olacağım diyecek emin olun hiç kimseyi tanımıyorum. illa askerlik yapmak isteyen varsa da buyursun profesyonel orduya. bırakalım günü kurtarmak dışında hiçbir işe yaramayan ve adaletsiz bedelli askerlik gibi uygulamaları artık bu işe kalıcı bir çözüm bulalım. vicdani ret hakkı, birleşmiş milletler insan hakları komisyonu ve avrupa parlamentosu tarafından kabul edilmiş temel insani bir haktır. çok geç kalmadık mı bunları tartışmaya?

    isterim ki bir kosta rika olalım orduyu tamamen lağvedelim ama bunu şimdilik rüyalarımda görebilirim sanırım.
  4. geri gelmelidir...
  5. insan yaşamının her şeyden değerli olduğunu düşünen birisi olarak her türlü silahlı harekete karşıyım ben. sanırım bu beni de vicdani retçi yapıyor.

    tabi bu ülkede vicdani retçi olmak isterseniz hapis yatmanız gerekiyor. yani vatan görevini baba ocağında değil, hapishanede yerine getiriyorsunuz.
  6. eline silah almayi reddetmek ulkemizde vatan hainligiyle esdeger oldugu icin iyi gozle bakilmiyor vicdan-i retcilere. bende silahlanma karsiti bir bireyim. vatanimi seviyorum ama vatan hizmetimi elimde silah ile degil meslegimi kullanarak vermek isterim. profesyonel orduya gecilip askerlik gibi bir dayatmaya artik son verilse kimse karsi cikmaz.
  7. simdi dusununce dunyanin en sacma seyi gibi geldi. askerlik neden zorunlu. kimle neyle savasiliyor ben anlamiyorum. zorunlu askerlik varsa vicdani ret olmaz. cunku askerlik zorunlu. mecbur oldugun biseyi nasil reddediyon. ha devleti tanimam dersin. atarlar vatandasliktan. vardi boyle bi eleman. vicdani retten gitmis bile olabilir. neyse zorunlu askerlik mesele. ha eger devlet konusunda sorunuz yoksa.
  8. son 30 küsür senedir(yani bir insanın bebekliğiyle kendi çocuklarını büyütmeye başlaması arasındaki süre kadardır öyle az buz zaman değil) yaklaşık 30.000 insanın öldüğü , bir o kadarının hayatlarını etkileyecek engellerle yaşamak zorunda kaldığı bir o kadarının ha öldüm ha öleceğim diye ruhsal dengesini kaybettiği bir o kadarının hayatında ilk kez gördüğü ne istediğini bilmediği bir insanı öldürmenin travmasıyla yalnız baş etmek zorunda kaldığı ve hepimizin eşek gibi vergi yüküyle sırtımızda taşıdığımız bir sistem hakkında insanların basit bir soru sorup ne için demesidir. vatan borcu deyip geçiştirilemeyecek kadar da meşru bir sorudur tartışma konusu olan geç bile kalmış bir tartışmadır.
  9. vicdani ret olsa ciddi manada ordu da olumlu yönde etkilenir. isteksiz isteksiz askere giden adam mı daha iyi vatan savunur, yoksa isteyerek gelen mi?

    vatan savunmaktan kastım komutanların ayak işlerini yapmak değil. kısacası vatan savunmak = doğuda askerlik yapmak.
  10. tartışılmasını son derece anlamsız bulduğum mesele. zira kimsenin "ölmeyi ya da öldürmeyi reddetmek" gibi bir gerekçe bulmasına gerek yok askerlik meselesi için. vergilerini ödeyen hiçbir vatandaşın bu vatana borcu yoktur. zira devlet teşkilatının vatandaşa sunduğu her türlü hizmet, vatandaşın vergileriyle finanse edilmektedir. devletin en büyük iddialarından biri de vatandaşın güvenliğini sağlamaktır.

    dolayısıyla, nasıl vergilerini ödeyen bir vatandaştan sokaktaki çöpleri temizlemesini, yolların altındaki doğal gaz borularına bakım yapmasını talep edemiyorsa devlet; işini gücünü bırakmasını, aylar boyunca bir kışlaya kapanıp anlamsız bir emir komuta zincirine dahil olmasını da talep edemez.

    insan hakları adına, medeniyet adına, hukuk adına utanç verici olan; insanların halihazırda yapmaya zorlanmaması gereken bir işten kurtulmak için vicdani ret gibi, pembe tezkere gibi meselelerin tartışılması, hatta tartışılamamasıdır.