1. nisa-78:nerede olursanız olun, ölüm size ulaşır. hatta sağlam kalelerde olsanız bile. eğer onlara bir iyilik isabet ederse: “bu allah’tandır.” derler. ve eğer onlara bir kötülük isabet ederse: “bu sendendir.” derler. de ki: “hepsi allah’ın katındandır.” artık bu topluluğa ne oluyor ki söz anlamaya yanaşmıyorlar?

    yani bugünlerde ayyuka çıkan "tecavüz,hırsızlık,sahtekarlık" gibi kavramların da yaratıcısı allah'tır. biliyorum ki birazdan "sen yap yap allah de ehhehe" diyen zeki arkadaşlarımız olacaktır.
  2. iyiyi de kötüyü de yaratan allah'tır. dünyada her şey zıttıyla kaimdir. kötü olmasa iyinin, iyi olmasa kötünün anlamı yoktur. "without contraries there is no progression "diyen william blake'i bir dikkate alın bence.
    peki buradan tecavüz olaylarından allah'ın sorumlu olduğuna nasıl geliyoruz? ya da dünyada hangi dinden olursa olsun ya da inançsız olsun, birinin işlediği cinayetin de mi suçlusu allah? bizim irademiz vardı hani, kul olmayı kabul etmiyordunuz, bireydiniz siz? sizin iradenizi elinizden alan, sizi zorla tecavüz ettiren, size zorla cinayet işleten bir allah'ı nasıl kabul ediyorsunuz?

    allah'ın varlığını zaten kabul etmiyorsanız, allah yoksa tecavüzü nasıl emreder, o zaman -haşa- allah denen hayali varlığı insanların ettiği tecavüzden nasıl sorumlu tutuyorsunuz? sorumlu ortada, sorumlu insan.

    nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça...
  3. (bkz: anladık, inançsızsınız)

    inançlının inancını inançsızın da inançsızlığını her fırsatta dile getirmesinin ne anlamı var? bir arkadaşımız her şeyin zıttı ile bilindiğini yazmış. peki sevgili youserlar aranızda irade kelimesini duymamış veya anlamını bilmeyen var mı? her şey istediğimiz gibi olsa varlığımızın bir anlamı yok, bunu göremiyor musunuz? ayrıca imanın 6 şartından biri de kaza ve kaderin, hayır ve şerrin allah'tan geldiğine inanmaktır. yani iddia edildiği gibi hayrın allah'tan olduğuna inanıp da şerrin allah'tan olduğunu inkar etmiyoruz. hayır da şer de allah'tandır. diyorsunuz ki 3 yaşında çocuk tecavüzle sınanır mı? dikkat edin. belki sınanan o çocuk değil, bizizdir. allah bunu sineye mi çekeceğiz yoksa tepki mi göstereceğiz görmek istiyordur belki. bu söylediğime "hani allah herşeyi biliyordu?" serzenişi göstercek arkadaşlara şimdiden cevap vereyim, evet o herşeyi bilir. sadece hem allah'ın bizi sınayıp ne yapacağımızı görmek istemesini hem de her şeyi bilmesini beşer aklımızla anlamaya çalışmak atomun çapını parmakla ölçmeye çalışmak gibidir. kısaca bizdeki terazi bu sıkleti çekmiyor. peki o çocuk ne olacak? evet, zor hatta belki de berbat bir hayatı olacak. bunu onu yaratan allah belirleyecek. ayrıca bizim ahiret inancımız var. allah o çocuğu bu dünyada güldürmese de ahirette güldürecektir. biz üzerimize düşeni yapmalıyız. nedir üzerimize düşen? ibret almak ve tepki göstermek.

    bu arada, ben bir terzi olsam ve bir marangoz gelip bana elbise böyle dikilir, makas böyle tutulur, dikiş şu şekilde atılır falan dese dikkate almazdım. inanca ait kavramları inançlılara inançsızların anlatması da aynı verdiğim örnekteki gibi saçma sapan bir şey. diyeceksiniz ki madem marangozun söylediklerini dikkate almazdın ne diye bunları anlattın. anlattım çünkü benim söylediğim hiçbir şeyin inançız olan hiçkimseyi ikna etmeyeceğini bir kere daha görelim istedim. artık hakikaten baydı. anladık, inanmıyorsunuz. toplum olarak yeterince ayrıştık. bence artık biraz daha birleştirici konular üzerinde duralım.