• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.50)
Yazar sevgi soysal
yenişehir'de bir öğle vakti - sevgi soysal
sevgi soysal, 1974 orhan kemal roman ödülü’nü kazanan yenişehir’de bir öğle vakti’nde, çok boyutlu bir toplumsal kesiti sanki hiç zorlanmadan edebiyata aktarmış gibidir. gözlemlediği alabildiğine gerçek insan portrelerini, birbirinden kopukmuş gibi duran hayatlarından alıp, zekice bir kurguyla buluşturur. bu çerçevenin içine de, ali, doğan ve olcay’dan oluşan bir üçgen kurar; o dönemin sorularını, abi-kardeş, arkadaş ve sevgililik ilişkileri üzerinden yansıtır. ve ortaya, insanın "sol" tarafını sağlam kılan bir roman çıkar.


  1. bu roman,60’ların sonu 70’lerin başında ankara’da geçer. kitabın adından da anlaşılacağı gibi bir öğle vakti gibi kısa bir süre zarfında, birçok metaforik anlam içeren kavağın devrilmesiyle roman karakterlerinin değişimini inceleriz. aslında kavağın devrilmesinin roman karakterleri üzerinde pek etkisi yoktur. kavağın devrilmesi bir sonuçtur. bu devrilmenin nedenlerini düşündüğümüzde bu suçu kimseye yükleyemeyiz. fakat herkesin kendi rolünü replik kaçırmadan oynadığı bu dünyada bu suç herkesindir de diyebiliriz. bu noktada hannah arendt’in kötülüğün sıradanlığı kitabında yahudi soykırımında büyük rolü bulunan eichman’ın savunmasını hatırlamakta fayda var. eichman orada emirlere itaat ettiğini ve kendisinin bir suçu olmadığını söyler. biz de hayatımızı böyle şaşmaz emirlere bağlıymış gibi sadece kendi rolümüzü oynarsak bu bozulmanın en büyük suçlularından birisi oluruz. bu kötülüğü dayanışma halinde azaltmaya çalışsak da kurtulamayız. peşimizden gelip bulur bizi.(dogville filminde bu kötülük dayanışmasının nasıl kırıldığını hatırlayalım.)

    bir ankara sevdalısı olarak romanın ankara’yı merkezine alması beni çok mutlu etti. romanın beni sevindiren bir diğer yanı da sevgi soysal’ın hikaye kurgusunu bir film havasına büründürmesiydi. sanki kamera ile bir karakter takip edilirken, kameranın bir dönüş hareketiyle diğer karakterin hayatına geçiyoruz hissine kapıldım roman boyunca.

    karakterlerin hepsinin değişmesini muhafaza ettiği kendilerince çok önemli değerleri var.
    doğan ve olcay bunları değiştirmek için çaba harcamaktadır fakat bu değişim sürecinde beni rahatsız eden birkaç detay oldu. doğan ve olcay’ı değiştirmeye çalışan ali’nin çok karikatürize edildiğini düşünüyorum. ali, her şeyi doğru bir şekilde yapan, olmuş bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. bu yüzden de ali karakteri, yer yer gerçekliğini yitiriyor. bir de ali ile doğan ve olcay’ın arasındaki siyasi gerilimin sadece sınıfsal bağların kopması üzerine olması kitabın siyasal boyutunu biraz sığlaştırmış.

    edit: ayrıca bu roman üzerine yazılmış çok güzel bir tezi önermek isterim. egem atik, "sevgi soysal'ın romanlarında özne ve iktidar" adlı tezinde karakterleri üçe ayırarak çok güzel bir inceleme yapmış. roman üzerine yazılmış en güzel metin diyebilirim. tezi, ulusal tez merkezi sitesinden bulabilirsiniz.