1. ingilizcesi interpretivism. ingilizcesi türkçesine nazaran daha yoğun olarak kullanılmaktadır.

    pozitivim eleştirisi olan interpretivismin kökeni 19’uncu yüzyılın alman akademisyeni wilheme dilthey’in yaşanmış tecrübelere ve tarihsel/sosyal bağlamda insan davranışlarının ele alınması gerektiği savına dayanır.

    interpretivism, objektif bir gerçeğin olamayacağını savunur. gerçeklik, pozitivistlerin sandığı gibi dışarıdan gözlemle elde edilebilecek, değişmeyen bir şey değildir. sözde gerçeklik, yaşanmış tecrübeler, değerler, normlar, kültür ve sosyal arka plan göz ardı edilerek elde edilemez.

    interpretive (yorumsamacı) araştırma yöntemi, olayların ve insan davranışlarının niyetlerini anlamaya çalışır.

    amaç, insan davranışını açıklamak değil anlamaktır. yaşanmışlıkların ve az önce sayılan etkenlerin araştırılması pozitivist bir yaklaşımda olduğu gibi dışarıdan deney/gözlemlerle değil bilakis olayın/topluluğun içinden birebir iletişimle yapılmalıdır.

    genel olarak pozitivizm vs interpretivism ;

    pozitivistler objektif gerçekliği savunurken, interpretivistler evrensel gerçekliğin olamayacağını savunur,

    pozitivistler araştırmacının objektif olacağını, interpretivistler ise olamayacağını savunur,

    pozitivistler araştırmalarında açıklama bulmak için gayret gösterirken, interpretivistler anlamaya odaklanır, iletişime anlamlı bir rol verirler.
    ozee