şule gürbüz

Kimdir?

şule gürbüz (d. 1974) türk yazar.

1974'de doğdu. istanbul üniversitesi’nde sanat tarihi ile ispanyol dili ve edebiyatı, cambridge üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldı. antika saatlerin tamiri üzerine ustalaştı. bu alandaki çalışmalarına 1997’de dolmabahçe sarayı’nda başladı. çalışmalarını halen milli saraylar müdürlüğü bünyesinde sürdürmektedir.

ödülleri

2011 türkiye yazarlar birliği kamu yayıncılığı ödülü (saat kitabı) 2012 oğuz atay öykü ödülü (zamanın farkında)



  1. 11 mart 2016 günü şahane bir kapakla ve kitaba çok yakışan bir şekilde arka kapak yazısı olmadan sunulan "öyle miymiş?" kitabı şule gürbüz külliyatının en sert ve en düşündürücü halkasıdır.
  2. şule gürbüz'le murathan mungan seçkileriyle tanıştım. tanışmaların güzellerinden. kitabı bir arkadaşıma hediye edeceğimden "sağol, sağol" öyküsünden en sevdiğim yerleri hem kendim için not alayım hem de sizlerle paylaşayım dedim.

    "bir söz okuduydum yunanlının biri demiş, 'çocukları oyuncakla, büyükleri yeminle kandırırız' diye. doğru ve büyük demiş, hem de yunanlı, hem de eskisinden, herkesin filozof, tarihçi, komutan olduğu devirden. acaba bu doğru mu, dünyanın bir devrinde herkes filozof, şimdiki gibi bir döneminde de herkes ahmak mıdır?"

    "dil kendine dönerse teselli vermeye, başkasına yönelirse yalan söylemeye yarar değil mi?"

    "gamsız girilmez"

    "insanın sevgisi derindir bu yüzden, o kadar derindir ki daha oraya kadar inilememiştir. hani ilk olarak iki dağcı everest'e çıkmışlar ya 1924 yılında, ama bir daha da onları gören duyan olmamış, belki insanın derinliğine de inen oldu da o da orda yandı, kurudu, kayboldu."

    "bazen dünyanın her şeyini yiyenler görürüm ama çalarak yerler, anlaşmasız ve sevgisiz yerler, o yüzden bu yiyenler hep değişir, yiyen yediği ile kalır. gerçi başka da isterler mi bilmem. ben lüzumsuzların hakkından geldiğimiz, sonra da oturup peynir ekmek yediğimiz mütevazı bir sofra isterim, anlaşma ve dostluk dolu, kıt kanaat ama sükûnlu."

    "ölmek için renkli olmaya gerek yok ki her renk ve renksiz ölüyor, ama insan bir rengi olup da ölene acıyor. güzel ve uzun tüylü bir kedi ölünce daha çok üzülüyor ya da bazen güzel ve oturaklı söz söyleyen, hayattan iğrenebilen biri gidince daha yalnız hissediliyor."

    sağol, sağol - şule gürbüz

    merhaba asker - kolektif (murathan mungan'ın seçtikleriyle)
  3. bir edebiyatçı-yazar olmaktan çok filozof olarak anılmayı istediğini sezdiğim yazarımız. ifade gücü çok çok güçlüdür, öyle bir yazar ki üç sayfa sonra buraya nerden geldik abv derken bulursunuz kendinizi. türkçesi muazzamdır. ne var ki uzun süre şule gürbüz'de beni rahatsız eden bir şeyler vardı adını koyamadığım, yeni fark ettim. artık bir hikaye anlatıcısı olmadığını düşünüyorum. anlattığı hikayeleri ifadesini güçlendiren birer obje olarak gördüğünü düşünüyorum ve bu şimdiye kadar türkçe edebiyatta hiç rastlamadığım bir şey. üstten ve kimi alaycı ifadelerini şansına münhasır bir humor olarak görürdüm, hala öyle görüyorum ama ufak bir kibir seziyorum bununla birlikte. kendisi hakkında ne düşüneceğime asla kesin karar veremediğim bir yazar. bu da onu eşsiz biri yapıyor benim için. keşke daha çok yazsa.
  4. şule gürbüz bir tür bölünmüş kişilik sendromu adeta. milli saraylarda saat tamirciliğinden başlayıp, idari görevlere sıçrayarak ankara il kültür müdür yardımcısı olarak devam ettiği memuriyet kariyeriyle yazarlığını hiç bir şekilde bağdaştıramıyorum.
    bir yanda eski milletvekili olan babasının hamili kartıyla devlette göreve başlayıp bürokrasi basamaklarında tırmanmayı hırs edinmiş, emekliliği hakedecek yaşa geldiği halde memuriyete son diyemeyecek kadar kendini bu hırsa kaptırmış bir insan var. öte yanda bir yazar var. birinden biri yossi kohen ama hangisi bilemiyorum.