• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.60)
şölen - platon
i.ö 416 yılında, ilk tragedyasıyla birincilik kazandığı günün ertesi akşamı, atinalı tragedya şairi agathon bir ziyafet verir evinde. başta sokrates, aristophanes ve alkibiades olmak üzere dönemin ünlü siyasetçilerinin, bilim adamlarının, sanatçılarının ve felsefecilerinin bir araya geldiği bu toplantıda konuşulanlar platon'un ahlak konulu metinlerinden birine, aşk konusunun sanatla, ahlakla, siyasetle, bilimle ve felsefeyle olan ilişkisinin incelikli bir üslupla ele alındığı; sanatla felsefenin, edebiyatla bilimin içi içe örüldüğü bir edebiyat şaheserine temel olur.derin düşüncelerle eğlendirici hikâyelerin karışıp kaynaştığı, sanatın bilin ve felsefeyle buluştuğu bu eser, insana dair en esasi konulardan birini, aşkı el almakta ve platon felsefe sine olduğu kadar yunan düşüncesine de bir giriş niteliği taşımaktadır.(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. kitap agathon'un evindeki kutlamada sokrates ve dönemin diğer bilginlerinnin, aşk hakkındaki övgülerini ve fikirlerini anlatmasından oluşmaktadır. genel olarak aşkın insanda ne güzel değişiklikler yapacağına dair övgüler var. phaedros; "tanrıların hiçbir şeye ihtiyacı yoktur,aşk bir ihtiyaçtır eğer eros aşık olabiliyorsa tanrı değildir ama insan da değildir, tanrıyla insan arasında bir varlıktır ve insanlar aşık olduğunda tanrısallaşır" diyor. pausanias da aşkın yüksek ve aşağı aşk olmak üzere ikiye ayrıldığını söyler.aşağı aşkın objesi her iki cins de olabilir her durumda amacı beden ve şehvettir. yüksek(hakiki) aşk cinsel arzulara dayanan bu aşkın tersine beden yerine ruha yönelir, seven ve sevilenin manevi yönden bilgi, mana ve değer bakımından yücelmesine hizmet eder. bu yüksek aşk bedene değil bilgiye önem verdiğinden ve toplumun eğitimli kısmı erkekler olduğundan genellikle bilgili hoca-genç öğrenci arasındaki homoseksüel bir ilişkidir. bu ilişki halk arasında onaylanmasa da yüksek zümrede son derece normal karşılanıyor.
    kitabın son kısımları da sonradan sarhoş halde gelen alkibiades yüksek rütbeli bir komutandır ve sokrates'e aşıktır. o konuşmasını sokrates'e övgülere ayırır ve sokrates ile olan aşk anılarını anlatır. ancak sokrates'i onun gibi gençlere önce aşık gibi davranıp sonrada kendini geri çekip aşık iken sevilen konumuna çekmesinden şikayet eder ve kıskanır. şölende de agathon ile sokrates arasına oturarak "sokrates hep güzel delikanlıların yanına oturmak için bahane bulur" diyerek kıskançlığını belli eder. sonra sabaha kadar şarap içip sohbet ederler.
  2. kitap aşkın övgüsü aslında, ozellikle ruha yönelik aşkın bir övgüsü.kitapta aşk ikiye ayrılıyor, ruha ve bedene duyulan aşk, erosun aşkı( veya göksel afroditin aşkı) ve afrodite olan aşk, bedene duyulan aşk.
    aristophanes insanın aslında ( eskiden) dört kollu ve dört bacakli, tek başli ama iki yüzlü, tüm uzuvlardan ikiser taneye sahip ve çift cinsiyetli bir canlı olduğu(androgynos) ,küstahlıklarından dolayı tanrıların onları cezalandırıp ikiye böldükleri ve aşkın aslında insanın ikiye ayrilmadan önceki esini ozlemesi ve tekrar bir olmak istemesi olduğunu anlatır ki, (gözlemlerime göre) kitabı okuyan pek çok kişinin aklında kalan etkileyici bir kısımdır.
    dag
  3. sokrates ve kankileri kitapta değinildiği üzere -nal şeklinde bir düzende- zengin bir arkadaşlarının evinde buluşurlar. talih o dur ki bunlar önceki gün de bir vesileyle biraraya gelmişlerdir ve içkiler eğlenceler, vur patlasın çal oynasın yani. buna dayanarak; aralarından bir kankileri; hacılar dün çok içtik, götü başı dağıtttık, kafamız sikildi daha fazla üstüne kat çıkmayalım sıçarız vallahi, diyor. ve devamında şu öneriyle geliyor. gelin bu akşam diyor sevgi tanrısı eros'a övgüler yazalım,söyleyelim,konuşalım artık neyse. sonra sağ baştan başlıyor arkadaşlar sırayla sevgi üstüne konuşmaya. sevgi nedir ne değildir konulu bir muhabbet döndürüyorlar.
    güzeldir,hoştur, 100 sayfa civarıdır.
  4. platon'un şölenindeki ünlü efsaneye göre tanrı insanları ortadan ayırmadan önce bütün insanlar hemafroditti, ikiye ayırdığı zamandan beri bu yarılar dünyanın dört bucağında gezinip diğer yarılarını arıyorlar. işte platon'a göre aşkta insanın kaybettiği yarısını özleyişi, onu arayışıydı.